• Nevavprestij
BODRUM ÖZEL Haber Girişi : 14 Ağustos 2021 10:49

Yardım mı, Reklam mı?

Yardım mı, Reklam mı?
Bodrum Haber Genel Yayın Yönetmeni ve Yazar Mustafa Gündoğ, bugün kaleme aldığı yazısında yangın yardımlarının şova çevrilmesine dikkat çekti.

Bodrum Haber Genel Yayın Yönetmeni ve Yazar Mustafa Gündoğ, bugün kaleme aldığı yazısında yangın yardımlarının şova çevrilmesine dikkat çekti.

voyage otel

 

İşte o yazının tamamı:

 

Sipariş üzerine yazı yazmak ne derece akıllıcadır deneyimim olmadığı için bilemiyorum.

Ancak her dönemin baş yağcılarından ve Uğur Mumcu’nun Özal’a dalkavukluğu nedeni ile kısaca Özköşk lakabını taktığı Ertuğrul Özkök’ün Heredot Yardım Koordinasyon Merkezini anlattığı yazısını okumuşsunuzdur. 10 Ağustos tarihli bu yazısında sanırım konu kendisine sipariş edilmiş, Bodrum orman yangınını kaleme almış. Kaş yapayım derken de göz çıkarmış…

Yazıyı okudukça konuyu bilmesem inanacağım neredeyse. O kadar yanlış içerisinde doğrularda var mutlak ancak bir yazı bu kadar reklam kokar.


 
Özköşk, pardon Özkök, yazısında diyor ki ;

“İşte bu duygularla pazar günü Konacık’taki Herodot Kültür Merkezi’ndeki yardım merkezine gidip, orada çalışan insanlara vatandaş olarak teşekkür etmek istedim.”

“Şimdi yazacaklarım, o yardım merkezinde gördüklerim ve dinlediklerimin küçük bir özeti…”
İlk girişten başlıyor yazmaya …

“KAPISINDA dev bir Atatürk portresi ve Türk bayrağı asılı kültür merkezinin içine daha ilk adımınızı attığınızda insanı afallatan yardım dağları ile karşılaşıyorsunuz.”

Özkök kaç yardım toplama merkezine gitmiş bilmem ancak yazıya başlar başlamaz sanki diğer yardım toplama merkezlerinde başka milletlerin bayrağı varmış başka önderlerin posteri varmış algısı yaratmanın sebebini anlamak olası değil.

Yazısının devamında gelen yardım malzemelerinin içeriği hakkında bilgi vermiş abartılı bir biçimde, peki sokakta soruyorlar Sayın Özkök, gelen malzemelerin dağıtım tablosu yayınlanacak mı kayıp var mı diye umarım bunu da yazarsın.

Gelen sağlık malzemelerini konu almış…

Birilerine teşekkür ederken ismini öne çıkarmayan ve konuya duyarlılık gösterip olaya dahil olan koordinasyon sağlık malzemelerinin ayrışması, saklanması ve dağıtımı için çaba gösteren, sorumluluk alan Bodrum Eczacılarına teşekkür etmen gerekmez miydi?

Gözüne çarpmamış demek ki bazı şeyler…

Orada bir operasyon masası vardı. Gönüllülük esasına göre ihtiyaç malzemelerinin büyük bir bölümünü sosyal medya şovu haline getirmeden tedarik edenlerden oluşan masa.

İnsan sormadan edemiyor, Bodrum’un her yerinden yardıma koşup gelenlerle kol kola omuz omuza çalışan ve gönüllülerin yemeklerine kadar bir eksik bırakmamak için çalışanlara, emek verenlere biraz ayıp olmadı mı bu sipariş yazınız? Kendilerini sadece Bodrum Afet Gönüllüleri diye adlandıran ve içinde birçok isimsiz güzel yürek barındıran Heredot Yardım Koordinasyon Merkezini yazarken keşke onlara da teşekkür edeydin.

Yangın alanında canla başla çaba gösteren diğer başkan yardımcılarından söz etseydin keşke, günlerce sahada oradan oraya koşturan Başkan Yardımcısı Tayfun Yılmaz’dan, Başkan Yardımcısı Önder Batmaz’dan örneğin.

Keşke akıl dışı gerekçelerle önce kaldırılmak istenen bu yardım toplama merkezinin nasıl kurulduğunu, Heredot Kültür Merkezinde o takdir ettiğin sistemin nasıl başarıldığını adam akıllı gözlemleseydin de teşekkür ederken Başkan Yardımcısı Turgay Kaya’yı da atlamasaydın.

Kısacası, gönüllüler olmasaydı, buradaki sistemin kurulması için öncü olan, inisiyatif alan gençler olmasaydı anlattığınız yardımların da sisteminde hiç biri olmazdı.

Lafa geldiğinde gençlikten umudunu kesenler Z kuşağına atıp tutanlar gelip bir görseydi Heredot’u…

Bir arkadaşımla karşılaştım yardım merkezinde, kısa sohbetten sonra sordum neden geldiğini kızım burada dedi. “İnsan gücü lazım lazımmış beni aradı gel yardıma ihtiyacımız var baba dedi “ bende o nedenle buradayım ifadesini kullanınca, gençlerimizin kendileri yetemese dahi bizleri nasıl zoraki çalıştırdıklarını düşündüm. Helal olsun hepsine.

Tatile gelmiş yangını görmezden gelememiş gençlerimiz günlerce yardım merkezinde çalıştı. Keşke bunları da görebilseydiniz.
Ancak tüm bu isimsiz, yürekli insanlara teşekkür bile çok görüldü her nedense.

Boyundan büyük kolileri taşıyan kız çocukları vardı. Malzeme geldiğinde bir anonsla aracı indirmeye koşuyorlardı. Yılgınlık, yorgunluk yoktu.

Evet kadınlar çoktu çünkü erkekler sahadaydı…

Ertuğrul Özkök devam ediyor yazmaya ;

“Bu yangında belediyelere ait itfaiyeler gerçekten çok iyi çalışmış. Ormancılar da aynı şekilde fedakârca mücadele etmiş.”

“Ancak orman yetkilileri ile itfaiye arasında belirgin bir koordinasyon bozukluğu yaşanmış.”
O iyiymiş bu kötü, duyduklarınızla yazmayacak gözlerinizle gördükleriniz yazacaksınız Sayın Özkök gören gözlerinizle.

Ben size anlatayım mevzuyu siz araştırın…

Keşke yangından nemalanmak isteye başkanları milletvekillerini de yazsaydınız. Mağduriyet üzerinden işi gösteriye çevirenleri yazsaydınız.
“sahada yangınla göğüs göğüse savaşan Belediye Başkanı Ahmet Aras’a…” teşekkür ediyorsunuz ya ben size teşekkür edilmesi geren yeri yazayım. Koordinasyonu yönetmesi gerekenler sahada hortum tutarak kahraman olamazlar.

Yangında gönüllü, görevli, mahalleli, tatilci çok insan vardı. Kimsenin uğraşı bu insanlardan fazla değildi.

Gelinen sonuçta birileri kendini kahraman yapma gayretine girdi. Yardım kolilerine Bodrum Kaymakamlığı, Bodrum Belediyesi logoları yapıştırıldı.

Ne sakıncası var diyeceksiniz.

Milas’ta yardım merkezini görmüş olsaydınız olaya bakışınız değişirdi. Gittim gördüm yazmak içinde gitmedim ancak sırası gelmişken bahsetmeden geçemeyeceğim.

Milas Gençlik Merkezi binasına girdim. Merkezin Müdürü Aşkın Birbir karşıladı tanıştık yeri gezmek istediğimi ifa ettim tabi ki önce Kaymakamız la tanıştırayım sizi dedi bir odaya girdik.

Kısa bir tanışma sohbetinden sonra Aşkın Bey yardım merkezinde kurulan sistemi bir taraftan anlatıyor bir taraftan binayı dolaşıyorduk.
Depolama alanı gelen malzemelerin kaydı, giden malzemenin kaydı, ihtiyaç alanlarına nasıl ulaştığı, giriş çıkışların güvenliği v.s anlattıktan sonra bir odaya girdik ortada U şeklinde bir masa ve etrafında bir çok insan çalışma yapıyor .
Kimdir bunlar dedim tek tek görevlerini saydı.

Sağlık görevlisi, büyükşehir yangın ekibi temsilcisi, asayiş, tarım, orman, Kızılay, UMKE, Milas Belediye temsilcisi, AFAD kısa konuyla ilgili kim varsa masanın etrafındaydı.

Duvarda büyük ekran ve ekrana yansıyan çalışmalar. Sahada kaç kişi, kaç araç görevli nerelere müdahale ediliyor bilgileri yer alıyordu.
Aynı ekransa anlık görüntülerle yanan yerler ve yanmaya başlayan yerler izleniyordu. Hava araçlarına kadar hepsinin gözlendiği bir sistem kurulmuş.

Basın odasına kadar düşünülmüş aynı ekran oraya da kurulmuştu.

Çıkışta Milas Kaymakamı Mustafa Ünver Böke tekrar sohbet ettik kafama takılan bazı konuları sordum. Görüştüğüm hiç kimsede karamsarlık, yılgınlık yoktu.

Ortada bir olay vardı ve çözüm için herkes bir araya gelmişti.

Milas Kaymakamı bir günde 17 genel olarak ta 22 mahalleyi boşalttıklarını anlattı. Kimileri akrabalarında, kimileri öğrenci yurtlarında ve otelde konakladıklarını ve yangından evleri, malları zarar görmemiş olsa dahi hane başı 2 bin lira ödenek çıkartıldığını anlattı.
Koordinasyonu yangın başladıktan ne kadar zaman sonra kurduklarını, donanmadan kimin destek istediğini sordum.

Yangının başlamasından bir gün sonra yangının yayılabileceği ön görüsüyle kurduklarını, donamadan desteğin kendi önerisiyle Valiliğin talebiyle gerçekleştiğini anlattı.

Gönüllü gençlerden söz etti emeklerinin unutulamayacağını söyledi.

Son bir soru kolilerde neden etiketiniz yok dedim

O yardım kolilerini biz temin etmedik gelen malzemelerin yerine ulaşmasından sorumluyuz, malzeme getirenlerin sahada dağıtımı kendi yapmalarını ve görüntü çekmelerine izin vermedik, depolara indirirken görüntü alın destek sahiplerini bilgilendirin dedik dedi.

Ve sorum bitti…

Milas Kaymakamı örnek değil benim için görevini yapıyordu ancak yapmayanlara bakıldığının da örnek gösterilebilecek bir devlet görevlisi. Araştırdım kendisini buna benzer konularda tecrübe sahibi olduğunu gördüm.

Sayın Özköşk! daha çok kişiye teşekkür borçlusun. Görünmez kahramanlar sosyal medyadan boy boy fotoğraf vermedi, ağlamadı, tek kelimeyle işini yaptı. Yazdıklarımda eksik var fazla yok.

Gönüllü işiydi onlarınki. Geldiler gerekeni yaptılar ve sessizce kendi işlerine geri döndüler.

Teşekkür bile beklemeden.

Vesselam…