Kısaca hayat pahalılığı dediğimiz Enflasyon olayını ülkemiz insanları olarak her zaman yaşıyoruz. Ülkenin kaynakları bolca kullanılıp üretim yapmadan devamlı dışardan alıp yemeye başladığınız anda ekonomik düzeniniz bozulacağını herkes bilmektedir. Bizde toplum olarak harcamayı severiz. Üstelikte kredi kartlarımız sayesinde cebimizdekinden fazla harcamalar yaparız.
Yaşı 50 nin üstünde olanlar daha iyi bilirler ülkemiz değişik zamanlarda ekonomik krizler yaşamıştır. Hep eleştirilen 70 yılları sonunda Ecevit-Erbakan koalisyonunda benzin kıtlığı, yağ kıtlığı tüp kuyruklarını yaşadık. Tabii olayı zamanına göre incelemek gerekir. O tarihlerde dünya Kıbrıs’a giremezsin dediği halde Kıbrıs’a girmişiz. Amerika Afyon ekmeyeceksin dediği halde ekmişiz. Yani ülkemiz diğer devletleri karşımıza almışız. Onlarda bize ambargo uygulayarak ekonomimizi bozmaya çalışmışlar. İçteki muhalifler sayesinde krizler yaşanmış.
Günümüzde o zamanki gibi bir restleşme yok. Amerika Papaz’ı bırak demiş bırakmışız. Almanya casusu diye kabul ettiğimiz Alman vatandaşını bırak demiş bırakmışız. Arabistan elçilikte öldürdükleri vatandaşın katillerini bırakın davayı kapatın demiş bırakmışız davayı da kapatmışız. Yani kimseye rest çekmemişiz.
Neden enflasyon hayat pahalılığı bu hale geldi o zaman diye bakmak lazım. Uzun zamandır iktidarda olan bu günkü yönetim kamunun elindeki tüm mal varlıklarını elden çıkararak satmıştır. Birçoğundan da zarar ederek yılların fabrikaları kurumları elden gitmiştir. Limanlar satılarak sıcak paraların ülkeye gelmesi sağlanmıştır. Bu sıcak para yönetimin düzenini bozmuştur. Bol parayı bulan yönetim parayı yatırıma değil de gösterişi bol olan işlere yatırmaya başlamıştır. Yazlık saraylar, Kışlık saraylar köprüler her ilde dev hastaneler, her ilde üniversiteler vs. vs. Tüm bu işler yapılırken 30 -40 -50 yıllık borçlanarak ülkenin geleceğini de borç altına bırakarak borçlanmalar yapılmıştır. Nedense tüm büyük işler halk dilinde beşli çete denen müteahhit grubuna davetiye usulüyle verilmiştir. Bu ihaleler kaça verildi kim ne fiyat verdi sorularına yanıt verende yoktur. Bu beşli çetenin yaptığı anlaşmalarda uyumsuzluk anında Türk mahkemelerini beğenmemişler yetkili mahkeme olarak İngiltere mahkemeleri kabul edilmiştir. Yapılan anlaşmalarda Türk paramızda geçmemektedir döviz cinsinden paralar geçerli olmuştur. Bu iktidar değiştiğinde dosyalar ortaya çıkacaktır. Sanırım hesaplar sorulacaktır sorulmalıdır da.
Uzun süre iktidar tek adam rejimi ülkemizi bu hale getirmiştir. Nerden bakarsak bakalım ülkemiz zarar etmiştir halkımızın alım gücü düşmüştür. Enflasyon dediğimiz hayat pahalılığı yaşam standarttı halkımızı zorlamaktadır.
Ülkemizde Enflasyonu belirleyen kurumlar vardır. Birde halkın alışveriş yaparken yaşadığı enflasyon vardır. Ne yazık ki bu iki enflasyon arasında uçurumlar derinliğinde fark vardır. Sistem özellikle pazardaki fiyatın çok altında bir enflasyon olduğunu açıklamaktadır. Ama vatandaş alışveriş yaparken gerçeği görmektedir.
Yaşam standardını yükseltmek için gelen bakan ne yazık ki hala tedbirlerini alamamış. Almaya çalıştığı tedbirlerde ne yazık ki yine zamlar olmaktadır. Tedbirlerde “çok kazanandan daha fazla az kazanandan daha az vergi” alınması gerekirken halen çok kazananların vergileri azaltılmaktadır.
Kalkınmak, yaşam standardını artırmak isteyen bir devlet üretmek zorundadır. Biz işin kolayına kaçmaya devam ediyoruz. Üretmek yerine tüketmek bize daha kolay gelmesini sağladık. Köylerdeki insanlarımızı şehirlere taşıdık. Köylerde üretimi bitirdik, sürekli dışardan hayvan alarak hayvancılığı yok etmek için çabalıyoruz. Konya kadar olan Hollanda bile bizden fazla üretim yapıyorsa biz bu işi beceremiyoruz demektir. Halkı kandırmak bir yere kadar kolaydır. Bu halkında artık yaşam standartlarını artırması için daha bilinçli olması gerekmektedir. Körü körüne yaşam olmamalıdır. Eğitim şart diyoruz ama eğitimi de enflasyonda olduğu gibi dibe vurdurmuşuz. Alınan eğitimde artık işe yaramamaktadır. Sistem yeniden kurallarına göre düzenlenmelidir. Yamalarla bu ülkenin yaşam standardını yükseltmesinin mümkün değildir.