YA ADALET YA SEFALET…

19 Mart’ta yapılan bir operasyonla gözaltına alınıp tutuklanan ve 40 gündür Silivri Cezaevinde tutulan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karar gazetesinde yayımlanan röportajında ilginç tespitler ve yeni bir slogan dikkat çekti.


Ya Adalet Ya Sefalet…


Önce tutuklayıp sonra gerekçe hazırlamaya çalışılan davada kamuoyunu tatmin edecek bilgi ve belge olmayınca algı operasyonlarıyla dosyanın içi doldurulmaya çalışılıyor.
Bu haksız uygulamaya karşın hiç geri adım atmadan dik duruşunu sürdüren İmamoğlu bir yandan da Silivri’yi çalışma ofisi gibi değerlendirmeye çalışıyor.


Kendisiyle birlikte en yakın çalışma arkadaşları, her biri kendi alanında uzman yönetici kadroları da etkisiz hale getirilen İmamoğlu sanki görevinin başındaymış gibi gelecek planları üzerine araştırmalar yapıyor, bunları da kamuoyuyla paylaşıyor.


Silivri’de tutuklu bulunan İmamoğlu; ekonomide yaşanan sıkıntıların üretim seferberliğine ve hakkaniyetli paylaşıma dayalı bir “Türkiye Modeli’nin inşasıyla mümkün olduğunu savundu. İmamoğlu Karar gazetesine gönderdiği yazıda “Cezaevi hücremde milletimizin yüklediği sorumluluğun bilinciyle bunları detayları ile çalışıyorum.” Dedi.


Ekrem İmamoğlu’nun mektubunda öne çıkan çarpıcı başlıklar şunlar.
-Bu iktidar milletin hiçbir sorununa çözüm üretemez.
-Düzenin kazananı bir avuç insan, kaybedeni millet.
-Erken sanayisizleşme süreci tersine çevrilmeli.
-Yoksulluktan zenginliğe kavşaktaki Türkiye

 


Eğitimden sağlık sistemine, çiftçilerin sorunlarından esnafın çaresizliğine, emeklinin perişanlığına, gençlerin umutsuzluğuna, kadınların ve çocukların durumuna kadar tüm ülke sorunlarına yönelik ciddi bir çalışma içerisinde olan Ekrem İmamoğlu mektubunu şu sözlerle bitirmiş.

 


“Aziz milletime sesleniyorum. Bu milletin kaderinin yoksulluk, umutsuzluk ve çaresizlik olmadığını bütün dünyaya gösterelim. Ülkemizi sıçrayarak kalkındırmak, devletimizi demokratik ve güçlü; milletimizi zengin kılmak elimizde. Milletimiz bunun için; adalet, demokrasi ve zenginlikten payını almak için ayaktadır. Bu ülkeyi kifayetsiz muhterislerin mahkum ettiği yoksulluktan kurtaracağız. Adalet ve demokrasi devrimini gerçekleştireceğiz. Biliyoruz ki Ya Adalet Ya Sefalet. Mevcut ceberrut düzeni, rejimi bu milletin ve devletin üstünde karabasan olmuş cumhurbaşkanlığı sistemini tarihin derinliklerine göndereceğiz. Milletimize yakışan en güçlü demokratik parlamenter sistemi, kuvvetler ayrılığı prensibini ve hesap veren, şeffaf, liyakatli kamu düzenini milletimize ve geleceğimize biz kazandıracağız. Çalışacağız, üreteceğiz, kazanacağız ve milletçe adaletle paylaşacağız.”

 


Dikkat edilirse İmamoğlu haklılığına öylesine inanıyor ki, kendisini savunma ihtiyacı bile duymuyor.
Örgütüne, kader birliği yaptığı çalışma arkadaşları ve toplumun desteğine inanmış, baskılara boyun eğmeyen dik duruşu ve cesaretiyle kendisini iktidara hazırlıyor.
Bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in de açıkladığı üzere ilk hedef cumhurbaşkanlığı olsa da parlamenter sistem içerisinde daha icracı ve etkin bir görev olarak başbakanlık İmamoğlu’na daha çok uyar.

 

Ertesi gün 1 Mayısı kutlayacağız.


Şu ana kadar süreci başarılı bir şekilde yöneten Özgür Özel bu sınavdan da alnının akıyla çıkarsa, geniş yığınları alanlara yığmayı sağlayabilirse adını Türkiye siyasi tarihine yazdıracaktır.
Kuşkusuz tarihin hiçbir döneminde böylesine geniş bir toplumsal destekle yol yürümemiş olan CHP üzerine aldığı bu tarihi sorumluluğu bileşenleriyle birlikte yerine getirirken çok dikkatli davranmak zorundadır.

 

Her ne kadar bir işçi bayramı olsa da artık tüm dünyada mücadele emekten yana olanlarla, emek karşıtları arasında sürdüğünden sendikalar kadar meslek kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve sorumlu tüm yurttaşlara büyük görevler düşmektedir.

 


Barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin en önemli köşe taşlarında olan 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü ülkemizin her yerinde coşku ve kararlılıkla kutlanacaktır.


İktidara geri adım attıracak tek yol halkın birlikte vereceği mücadele ve yığınsal eylemlerden geçiyor.
O yüzden 1 Mayıs günü; ülkesini seven, çocuklarının geleceğini düşünen, bu tek adam rejiminden kurtulmak, eşit yurttaşlar olarak barış içinde bir arada yaşamak isteyen, emekten ve insandan yana olan herkes alanlarda yerini almalıdır.


Aksi halde adalet yerini sefalete bırakacak, yoksulluk ve yolsuzluklar devam edecek, çocuklarımız yatağa aç girmeye, emekliler ucuz ekmek kuyruğunda beklemeye, köylü toprağını işleyemez, esnaf dükkanını açamaz halde kepenk kapatmaya devam edecek.


Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddet, taciz, tecavüzler sürecek, gençlerimiz umudunu yitirecek, işçi, memur, emekli açlığa mahkum yaşamak zorunda kalacak.
İmamoğlu’nun dediği gibi iktidar ne kadar faiz sebep enflasyon sonuç dese de bilinmelidir ki; “sivil darbeler sebep, yoksulluk sonuçtur.”


Egemen güçlerin tüm baskı ve yasaklamalarına inat, 1 Mayıs günü kadını erkeği, yaşlısı genciyle barıştan, demokrasiden, emekten yana olan tüm yurttaşlar alanları doldurmalı.

 

1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününüz kutlu olsun.