• Nevavprestij
EGE Düzenleme Tarihi : 09 Kasım 2020 22:55 Haber Girişi : 09 Kasım 2020 23:05

Pınar Gültekin davasında şoke eden detaylar!

 Pınar Gültekin davasında şoke eden detaylar!
Vahşice öldürülen Pınar Gültekin'in katil zanlısı Cemal Metin Avcı hakim karşısına çıktı. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya Cemal Metin Avcı'nın ek ifadesi şoke etti


Muğla'nın Menteşe ilçesi Karabağlar Yaylasında 16 Temmuz'da önce öldürülen, ardından varil içine konularak yakılan ve üzerine beton dökülen Pınar Gültekin cinayetinde katil zanlısı Cemal Metin Avcı hakim karşısına çıktı. Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davaya Cemal Metin Avcı'nın ek ifadesi şoke etti

voyage otel

Duruşmada ilk olarak katil zanlısı Cemal Metin Avcı söz alırken, Şefika Gültekin, 'Anlatmasın, istemiyorum' diye bağırdı. İşletmesini yaptığı kafeteryaya gelen Pınar Gültekin ile 2018 yılında tanıştıklarını belirten Avcı, "Ara ara da kafeye gelmeye başladı. Bir seferinde geldiklerinde bana Instagram'dan 'Burada sıkıldım, bana telefonunu versene' dedi. Bir gün bana 'Kafam güzel, beni eve bırakır mısın?' diye yazdı. 'Tamam' dedim ve onu aldım. Yolda alkol aldık. Evli olduğumu biliyordu. Arabayla yaylaya gittik. Biraz oturduk, ardından da birlikte olduktan sonra evine bıraktım. Sonra sürekli mesajlar attı. Çok pişman oldum, çünkü karımı seviyordum. Mesajlara geç cevap vermeye başladım. Geri çekildikçe o daha çok üzerime gelmeye başladı. Ailesinin maddi olarak yardımcı olmadığını söyledi. Bir daireye taşınmak istediğini, maddi olarak yardımcı olmamı istedi, ben de yardımcı oldum" dedi.

Avcı ek ifadesinde, Akyaka'da Pınar Gültekin'in evinde iki erkek tarafından cinsel istismara uğradığını, o anların fotoğraflarının çekildiğini, Pınar Gültekin'in bu görüntüleri kullanarak kendisinden tehdit ve şantajla aylarca para istediğini iddia etti.

"VÜCUDUMDA ELLER HİSSETTİM"

Avcı ek ifadesinde, "İlk olarak anlattığım her şey doğru. Fakat anlatamadığım, daha doğrusu anlatmaya utandığım birçok eksik var. Hala utanıyorum yazarken. Çünkü namusum, şerefim söz konusu. Ama bunları size anlatmak zorundayım" diyerek Pınar'ın Akyaka'daki eve taşınma sürecini anlattı. Nakliyatçıya parayı kendisinin verdiğini söyleyen Avcı, "Beni sürekli Akyaka'daki eve çağırdı. Ben de en son tamam dedim ve gittim. Eve girdim. Amacım 30 dakika oturup gitmekti. Aldığım şarabı açmaya başladı. Bana 'evi gezsene' dedi. Dolaştım, üst kat balkon derken, 2 bardak şarabı koymuştu. 'Araba kullanacağım içemem' dedim. 'İç bir bardaktan bir şey olmaz' diye ısrar etti. İçmeye başladık. Hemen içip gideyim diye düşünürken, şarap bitmek üzereyken başım dönmeye başladı. Gözüm kararıyordu, hareketlerim ağırlaştı. Sanki nefes alamaz gibi oldum. Ne oluyor falan derken gitmişim, bayılmışım. Vücudumda eller hissediyordum" dedi.

"UYANDIĞIMDA TÜM VÜCUDUM AĞRIYORDU"

Avcı ek ifadesinde şunları söyledi:

"Ameliyat olduğumdaki gibi bir histi. Baygındım, gözlerim açılmıyor, kendimde değildim. Kendime geldiğimde koltukta çırılçıplak yatıyordum. Pınar beni elleriyle sarıyor 'hadi uyan, karın arayıp duruyor telefonu' diyordu. Ayıldım, ama tüm vücudum ağrıyor. Hızlı tepki veremiyor, anlayamıyordum. Hadi diyor. Karın sürekli arıyor, kalk kalk hadi diyordu. Ben 'ne oldu' dedim. 'Bu halim ne' dedim. 'Seviştik, uyuyakaldın' diyordu. 'Ben asla uyuyakalmam ne oldu' diyordum. Saat olmuş 23.30 civarı. Neredeyse 3,5 saattir kendimde değildim. 'Ne yaptın ne içirdin bana, uyuşturucu mu hap mı' diyorum. 'Yok bir şey' diyor. Ama tüm vücudum ağrıyor. Söylemesi zor ama kalçamın arka bölgesi de ağrıyordu. Hesap soracaktım ama karım sürekli arıyor diye yola çıktım. Yolda karımla konuştum işle alakalı. 'Depodaydım telefonu duymadım' falan dedim. İş yerime gelerek Pınar'ı aradım. 'Ne oldu ne yaptın, ne içirdin, ne yaptın sen bana' diye. Ben yarın geleceğim uzatma yarın konuşuruz, şu bu diye telefonu kapattı. Tartıştık telefonda, telefonu yüzüme kapattı. Ben çırılçıplak sevişir gibi fotoğraf çektiğini düşünüyorum daha ötesini düşünemiyordum."

"FOTOĞRAFTA ÇIPLAK YÜZÜSTÜ YATIYORDUM "

"Ertesi gün iş yerime geldi. 'Üst kata oturalım' dedim. Aşağıya, cam kenarına en kalabalık yere oturdu. 'Çabuk anlat' dedim. 'Önce bira söyle' dedi. Bira geldi. 'Bunu sen istedin, benimle birlikte olup kurtulabileceğini mi sandın, sen bunu istedin. Oysa okulum bitene kadar ben burada oldukça metresin olabilirdim. Daha güzel olabilirdi. Bana bakacaktın, güzellikle değilse şimdi zorla bakacaksın. Telefonu çıkardı bana 3 tane fotoğraf gösterdi. Ben çıplak yüzüstü yatıyorum. Arkamda bir erkek, yüzü fotoda gözükmüyor. Cinsel organı arka tarafımda. Diğeri ben yan şekilde ayaklarım ayrı arkamda yine erkek üzerime doğru. Diğer fotoğrafta ise hem o şahıs, hem erkek önümde, arkamda erkeğin yüzü gözükmeyecek şekilde. Şahıs esmerimsi gibiydi. Az tüylü göbek yok denecek kadar az. Tüm hatırladığım bu."

"300 BİN LİRADAN FAZLA VERDİM"

Avcı, "Görür görmez elindeki telefona yapıştım, elini kıracaktım neredeyse sinirden. 'Bırak bağırırım' dedi. 'Fotoğraflar başkasında da var' dedi. Tartışıyoruz ama dükkan kalabalık olduğu için hiçbir şey yapamıyorum. Başımdan aşağıya kaynar sular inmişti. Şahıs bana bakacaksın okulum bitene kadar, yoksa bu fotoğrafları sosyal medyada yayınlarım, hem senin, hem babanın iş yerine, eşinin iş yerine bastırıp bastırıp dağıtırım. Tüm Muğla sokaklarının direklerine asarım' dedi" diyerek Pınar Gültekin'e bu süreçte 300 bin liradan fazla para verdiğini, bazı mafyatik grupların kendisini tehdit ettiğini iddia etti.

 

"PARAYI VERİP, FOTOLARI ALMAK İÇİN YAYLA EVİNE GÖTÜRDÜM"


 
"Borç batağına girdim. Hala bir sürü borcum var. O yüzden son zamanlar iyi geçinmeye çalışıp fotoğrafları almak istiyordum. Benden telefon almamı istedi. 'Ben zaten Muğla'ya geleceğim, geldiğimde sana haber vereceğim' dedi. Bana telefonu ve her ihtimale karşı parayı hazırlamamı söyledi. Karım görmesin diye telefonu yayladaki eve bıraktım. Beni AVM'den al dedi. Yanıma 19-20 bin lira para aldım. Parayı verip fotoları alayım diye. Yayla evinde telefonu ve parayı vererek fotoları istedim. 'Çık hayatımdan' dedim. Bana ömür boyu bakacaksın diyerek bağırıp çağırdı. Çantasından bıçak çıkarıp boğazıma doğru salladı. Hiç beklemiyordum. Kurtulmak için dirseğimi siper etmeye çalışırken kolumu bıçak kesti. Vurdum ben de. Vurmamla yere düştü. Kafasını yere çarptı. Kafasının arkasından kan akıyordu. Yerde harekat edip etmediğini, nefes alıp almadığını kontrol ettim. Sonra boğazına sarıldım, sıktım. O an ne yaptığımı hatırlamıyorum. Aslında ilk olarak polisi, ambulansı arasam hiç böyle olmayacaktı. Ama korktum" dedi. 

'SİM KARTINI DİŞLERİMLE KIRARAK ATTIM'

Gültekin tarafından uygunsuz fotoğraflarının çekildiğini iddia eden Avcı, kendisine şantaj yapıldığını söyledi. Avcı, "Eve gittik. Şarap içiyorduk. Başım dönmeye başladı. Vücudum hareketsizleşmeye başladı. Bayıldım. Ondan sonra uyandığımda, Pınar beni kalkmam için sarsıyordu. Eşim aradığı için apar topar çıktım. Ertesi gün bana ne yaptığını sordum. 'Bunu sen istedin. Benden kurtulacağını mı sandın' dedi. Telefonunda hemcinslerimle müstehcen fotoğraflarımı gösterdi" dedi.

Mahkeme başkanının, "Bunları önceki ifadelerinizde neden anlatmadınız?" diye sorması üzerine Avcı, "Medya linç etmişti beni. Sonra anlatmaya karar verdim" diye cevap verdi. İfadesini sürdüren Avcı, "Benden sürekli para istemeye başladı. Aylık 10-15 bin lira para vermeye başladım. Dükkan cirolarından para verdim. Dükkan borçlarını ödeyemez oldum. Son zamanlarda talepleri çok arttı. Bir gün buluşup yayla evine gittik. Cebimden 20 bin lira çıkardım, ve fotoğrafları istedim. Benden araba istedi. Bana bağırarak, 'Karına söylerim' şeklinde sözler de söyledi. Çantasından bıçak çıkarınca kendimi korumaya çalıştım ve başına vurdum. Düştükten sonra bir kez daha vurdum. Başının altından kan akıyordu. Nefes almıyordu, boğazına sarılıp, sıktım. Yerde yatar vaziyette duruyordu ve 5-10 dakika hiçbir şey yapmadan bekledim. Herkesin öğrenmesinden çok korktum. Aklıma ailem geldi. Bahçedeki çöpleri ve benzeri şeyleri yakmak için kullandığımız varili evin içine getirdim. Pınar'ın da telefonunu alıp, benzin almak için aracıma bindim. Daha sonra Pınar'ın telefonunun, yaşadığı Akyaka Mahallesi'nden sinyal vermesi için oraya doğru yola çıktım. Akyaka Kavşağı'na vardığımda geçitten, yeni yapılan yerden geri döndüm. Akyaka Kavşağı'na 1-2 kilometre kala SİM kartı dişlerimle kırıp, dışarı attım. Muğla'daki evime gelerek, tişörtümü ve şortumu değiştirdim. Deterjan ile tişörtümü çitiledim. Ertesi gün de makinede yıkandı. Ardından benzinlikten iki adet 1,5 litrelik şişelerde benzin, aracıma da mazot aldıktan sonra yaylada bulunan eve döndüm" dedi.

 

'ÖLDÜRME AMACIM YOKTU'

Pınar'ın cesedini varile koyup, yaktıktan sonra palet yardımıyla evden çıkardığını anlatan Gültekin, ifadesinde ayrıca şunları söyledi:

"Döndükten sonra varili bahçeye çıkardım. Varilin içerisine biraz tahta parçası attım ve üzerine benzin döküp, yaktım. Benzini bir anda dökmemle alev yükseldi. Yan komşu Melek, alevleri gördü ve 'Ne yaptın, yangın çıkacak' dedi. Ben de plastik kasaları yaktığımı söyledim. Ardından iş yerime döndüm. Gece 23.00 gibi tekrar bağ evine gittiğimde varilin içerisine su dökerek söndürdüm ve varili palet yardımı ile üç basamak aşağıda, depo gibi olan bir yere koyduktan sonra tekrar iş yerime geldim. Pınar'ın telefonunu 3-4 parçaya ayırdıktan sonra Kötekli ve Yeniköy'de bulunan çöplere parça parça attım. Evime gidip yattım ve olanları kimseye anlatmadım. Ertesi gün yanlış hatırlamıyorsam maliyeye gittim. Öğleden sonra saat 15.00-16.00 gibi dükkandan yemek yemek için çıktım ve tekrar yaylaya gittim. Fayansları değiştirdiğimiz için duvar sıvası artmıştı. Sıvayı varilin içerisine boşalttım. Ağırlaşacağı aklıma geldi. Aracı yanaştırmıştım. Kapılarını da kimse görmemesi için açmıştım. Balyozla varilin ağzını küçültmek için yamulttum. Varili paletin üzerine yerleştirdim. Paleti kaldırarak, aracın içerisine paletle ittirdim. Bu sırada ayağım paletin altında kaldı. Aracın arka kısmına yerleştirdikten sonra biraz daha duvar sıvası koyup, sulandırdım. Sonra varilin ağzını balyozla vurarak, kapattım. Gülağzı tarafına ayrılan yolda aracı yanaştırıp, arkasını dereye doğru verdim. Varili palet yardımıyla indirdim. Sonrasında Muğla'ya doğru devam ettim. Üzerimi değiştirdikten sonra 18 Temmuz'da Pınar'ın arkadaşı Ceren beni arayarak, 'Pınar'a ulaşamıyoruz. Senin haberin var mı?' diye sordu. Ben de haberim olmadığını söyledim. Jandarma ifade vermem gerektiğini söyledi ancak ellerinde bana dair bir kanıt yoktu. İfade bittikten sonra dayanamadım ve her şeyi anlattım. Çok pişmanım. Benim de hayatım bitti. Öldürme gibi bir amacım yoktu"

 

KARDEŞ AVCI SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ

 

Mahkemede, Avcı'nın ardından kardeşi Mercan Avcı'nın ifadesine başvuruldu. Mertcan Avcı, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi. Avcı, "Ağabeyim o akşam beni WhatsApp üzerinden aradı ve bağ evine gelmemi istedi. Konuşmasında bir gariplik yoktu. Ben de oraya gittim. Gittiğimde bahçede bir şeyler yakıyordu. Alevler normal boyuttaydı. Ne yaktığını sorduğumda barda bozulan kokoreçleri yaktığını söyledi. Tuhaf bir koku vardı ancak rahatsız olmadım. Ben geldikten 15-20 dakika sonra abim, yengemle kavga ettiğini söyleyerek ayrıldı. Varil yanmaya devam ediyordu ve hiç dokunmadım. Abim 1,5 saat sonra bağ evine geri gelince ben de ayrıldım" dedi.