• Nevavprestij
GÜNCEL Haber Girişi : 10 Mart 2025 12:27

Öztürk: Kıyı işgalleri için toplumsal hafıza şart

Öztürk: Kıyı işgalleri için toplumsal hafıza şart
Kıyı işgallerine karşı açıklamalarda bulunan harita mühendisi Ali Öztürk ortak mücadele ve toplumsal hafızaya dikkat çekti. Öztürk, ecrimisil olayının işgalciler tarafından yanlış anlaşıldığını söyledi.

EGEALTERNATİF/ ONAT KARAHAN - Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 16 Nisan 2022 tarihli “Kıyı Kanunun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin” iptali istemi üzerine açmış olduğu davada üst yargıdan önemli bir emsal karar alındı. Danıştay 4. dairesi İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yönetmeliğe itirazını hukuğa uygun bularak söz konusu yönetmeliği iptal etti. Bu karar kıyı sahillerindeki işgallere engel olması yönünde olumlu sonuçlar doğurabilir yorumlarına neden oldu. Karar sonrası dikkatler ise Türkiye'nin önemli turistik destinasyon olan ve sık sıkta kıyıdaki kaçak yapılarla gündeme gelen Bodrum'a çevirildi.

voyage

 

 

 

"BAKANLIK ONAYLI PRJELER YAPILMAKTA"

 

 

Kararı yorumlayan  Harita ve Kadastro Mühendisi Ali Öztürk, Bodrum'da denetimsizliğe dikkat çekti, Öztürk, "Kıyı Kanunu 1990 yılında çıkmış bir kanun. Özel bir kanundur. Kıyı Kanunu'nun şöyle bir özelliği var. Bu Kıyı Kanunu'na muhalefetten alınan cezalar kesinlikle paraya dönüştürülemez, ertelenemez, ötelenemez. Aslına bakarsanız özünde çok caydırıcı bir kanun. Kıyı Kanunu, Anayasamızın 43. maddesi ile Medeni Kanunumuzun 715. maddesine göre örtüşen, birbirini tamamlayan bir kanun. Bu kanunlar ne diyor? Bu kanunlar da buraların devletin hükmü ve tasarrufu altında olan yerlerdir diyor. Peki devletin hükmü ve tasarrufu altında olan bu yerler neyle belirleniyor? Tabii ki kıyı kenar çizgisiyle. Öncelikle su kenarlarımızın, deniz kenarlarımızın, akarsularımızın kıyı kenar çizgisi tespitlerinin bu noktada tam olması gerekmektedir ve tartışmaya kesinlikle mahal bırakmamalıdır. Peki bunları kim yapacak? Devlet bunları kimlerin eliyle yapıyor? Tabii ki belediyelerimizin eliyle yapıyor. Bu noktada belediyelere çok büyük sorumluluklar düşüyor. Saydığınız olaylarla ilgili onlar sadece ne bunlar tek bugüne kadar oldu, bundan önce de oldu, bundan sonra da tabii ki olacaktır. Çünkü kıyılarımız bu anlamda birazcık gevşek alanlar olarak söyleyebilirim. Şimdi kıyıkenar kanunu ile ilgili bu kıyılarımızla ilgili söyleyebileceklerimin arasında düzenli olarak tabii ki buradaki yapılaşmaların takip edilmesi, denetlenmesi ve dolgu alanlarının bir an önce engellenmesi gerekmektedir. Ha bu konuda yasa, tabii ki kıyılar ve göller, denizler doldurulamaz, buralardan herhangi bir alan elde edilemez. Bu açık bir şekilde yasaklamaktadır bu konuları. Ama proje karşılığında bakanlık onaylarında bu işler yapılmaktadır. Bu da kendi alanında yasal bir boyutu da vardır, yok değildir. Ama her şeyden önce bütün bunların bir tek öznesi vardır, o da kamu yararı. Bu kamu yararı olmadığı müddetçe ne tesise özel ne de kişiye özel hiçbir suretle bunlar yapılamaz, yapılmamalıdır." dedi. 

 

 

 

Kıyı kenar çizgisi konusunda işletmecilerin bilgilendirilmesi gerektiğini ifade eden Öztürk, "Şimdi kıyıkenar çizgisi biliyorsunuz valilik denetiminde bir komisyonla belirlenir. Çevreşehircilik İl Müdürlüğü nezdinde kurulan bir komisyonla belirlenir. Bu komisyon bir tespit yapar ve teklifte bulunur. Bakanlık da onaylar o şekilde yürürlüğe girer. Ama bu ihlaller biraz önce de belirttiğim gibi aslında çok tehlikeli bir ihlallerdir. Öncelikle vatandaşın bilgilendirilmesinin esas olduğunu düşünüyorum bu konuda. İşletme sahiplerinin de bilgilendirilmesinin esas olduğunu düşünüyorum. Ama ihlal olduğunda belediyelerimize veya Çevreşehircilik İl Müdürlüklerimize yapılacak olan itirazların karşılık bulacağını düşünüyorum. Bir de İl Özel İdaresi himayesinde olan yerler var. Buralarda da İl Özel İdaresi'ne başvurulması halinde yine aynı sonucu alacaktır." ifadelerini  kullandı.

 


ORTAK MÜCADELE VE TOPLUMSAL HAFIZA

 

 

Kıyı işgallerine karşı açıklamalarda bulunan harita mühendisi Ali Öztürk, ortak mücadele ve toplumsal hafızaya dikkat çekti. Öztürk, ecrimisil olayının işgalciler tarafından yanlış anlaşıldığını ifade ederek "Bodrum'un plan kavramını tam anlamıyla son zamanlarda yitirdiğini düşünüyorum. İmar planı denildiğinde, plan denildiğinde insanların aklına sadece rant geliyor. Ama Bodrum'u yönetmek, bunlardan bir tanesi kıyıları da yönetmektir. Kıyı işgallerini de yönetmektir. En aza indirgemek adına konuşuyorum. İmar planları ile olur. İmar planları bir kentin anayasasıdır. Toplumsal hafıza orada birleşir. Ortak paydasıdır kentlerin. Ama siz bu planları uygulayamaz iseniz, orada başka hukuklar devreye giriyor. Bu hukuklar da işte suya kadar işgallerin önünü açıyor. Şimdi uzun zamandır gözlemliyorum, ecrimisil diye bir şey var. Ecrimisili de bu vatandaş, bu halk kira diye anlıyor. Çünkü siz devlet olarak ecrimisile tabi tuttuğunuz bir işletmeyi veya işgali anında kaldıramazsanız, siz ecrimisil almaya, kiraymış gibi ecrimisil almaya, vatandaş da kiraymış gibi ecrimisil ödemeye devam eder. Siz orada bu işgalleri kaldıramazsınız. Çok zorlaşır. Peki imkansız mı? Kesinlikle imkansız değil. Bu plan uygulamalarını doğru düzgün yapabilirsek, uygulayabilirsek, sahil şeritlerimizi planlayabilirsek ve bunları hayata geçirip halkın kullanımına sunabilirsek, bütün bu işgallerle mücadele etmek zorunda kalmayız. Ancak burada tabi yine konu dönüp dolaşıp geliyor. 11 Temmuz 1992 tarihindeki kısmi yapılaşma durumlarına, bu kısmi yapılaşmaları belediyelerimiz doğru tespit ederse, örneğin bizim güney bölgemizde KTA bölgelerimiz var. KTA bölgeleri birlikte düzenlenen, sahil şeridi niteliğinde olan ve halkın kullanımına sunulması gereken yerlerdir. Ama bugün baktığımızda ben hiçbir tanesinin halkın kullanımında olduğunu düşünmüyorum. Hepsi işgal altında. Dolayısıyla KTA bölgelerimizin düzenlenmesi de bütünsellik anlamında bir şart olduğu için, parça parça da düzenleyemediği için kuruldan izin alamadığından dolayı o şekilde altın bir şekilde kalıyor ve oraların işgalleri tabii ki sürüyor. Siz bunu ortadan kaldırmanız için iman planlarında bir düzenlemeye gitmeniz gerekiyor gibi böyle teknik ve plansal durumlar var. Bunları eğer hayata geçirirsek Bodrum olarak tabii ki bu işgaller çok önemli ölçüde ortadan kalkacaktır." diye konuştu. 

 


TARİHİ BODRUM VURGUSU 

 

 

Bodrum'un birleştirici  özelliğine dikkat çeken öztürk, sözlerini şöyle tamamladı: "Bodrum, Anadolu'yu birleştiren, dünyayı birleştiren bir nokta ve hepimizin üstünde titrememiz gereken bir nokta. Bodrum kimseye ait bir yer değildir, insanlığa ait bir yerdir. Onun için Bodrum'u, Bodrum'un özelinde ve Bodrum'un hak ettiği ölçüde yönetmemiz ve hizmetlerimizi yapmamız ve insanlığın sofrasına sunmamız gerekiyor. Bunun için paylaşırsak büyürüz, buna kıyılarda dahil. Kıyılarımızın paylaşılması bizi ve turizmimizi büyütecektir, korkmaya gerek yok. Ben işletmeler anlamında da işletmelerin korkmasına, halktan korkmasına gerek olmadığını düşünüyoruz. Ama yönetimsel anlamda da devlet ve kamu yönetimleri, özellikle belediye ve devleti temsil eden taşla teşkilatlarının bu noktada çok daha hassas ve adil bir anlayışı kıyıya sergilemeleri gerektiğini düşünüyorum. Böyle olursa Bodrum'da mutlu mutlu yaşarız. Eğer öyle olmazsa, Bodrum kıyılar birilerinin olur, geri kalan da vatandaşın olur."

Etiketler : Ali Öztürk