KILIÇDAROĞLU NE YAPMAK İSTİYOR?

  • ali öztürkl hdr ilanı
  • Muğla büyükşehir şehir ilan

Bir yandan Terörsüz Türkiye iddiasıyla yeni anayasa yapılmasının ortamını hazırlama çabasındaki iktidar, diğer yanda dalga dalga operasyonlarına devam ediyor.

Bir yanda yatarı olmayan suçlamalarla tutuklanan öğrenciler, ekime ertelenen duruşma nedeniyle neredeyse altı ay peşin infaza tabi tutulurken, diğer yanda CHP kurultayına yönelik dava üzerinden muhalefeti karıştırma çabaları sürüyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesini çalışamaz hale getirmek için neredeyse sorumluluk sahibi tüm yetkililer tutuklanarak İmamoğlu’nun direnci kırılmaya çalışılıyor.

Barış ve çatışmasızlık sürecini tek başına yürütmek zorunda bırakılan DEM, siyasi partilerle nafile görüşme turlarıyla bir çıkış arıyor.

Bir yandan siyasetçilere yönelik baskı ve yıldırma operasyonları sürerken diğer yandan gazeteciler, avukatlar gözaltı ve tutuklamalarla etkisiz hale getiriliyor.
Anayasa mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesin kararlarına rağmen hukuk dışı uygulamalar siyaset kurumunun vereceği mücadelenin konusu. Bu konuda CHP Genel Başkanı Özgür Özel kararlı tavır ve ses getiren eylemlerle etkili bir muhalefet yapıyor.


CHP’nin giderek daha da yükselen muhalif eylemleri AKP’nin konfor alanını beklemedikleri ölçüde daralttı.

Sosyal ve ekonomik yaşamda yaşanan sıkıntılarla ülkeyi yönetemez hale gelen iktidar her zaman olduğu gibi sıkıştığı bu durumdan kurtulabilmek için elindeki en büyük kozu oynamaya hazırlanıyor.

Yeni Anayasa ve çözüm süreci pazarlıklarına haziran ayına kadar olumlu bir yaklaşım göremezse iktidar, yargı eliyle CHP kurultayını iptal etme ve dolayısıyla Özgür Özel’i etkisizleştirme şansını kullanacak.


Erdoğan’ın eskisi gibi yeni oyun kurma ve siyasete yön verme gücü kalmadı.

O zaman yapabileceği tek şey kendisine rakip olarak gördüğü İmamoğlu’nu itibarsızlaştırmak, Özgür Özel’in direncini kıracak operasyonlarla toplumsal muhalefetin en büyük bileşeni olarak CHP’yi iç çatışmalarla yıpratmak.
Dün yapılan CHP kurultayı duruşmasında karar alınmayarak haziran ayına ertelenmesi bir anlamda CHP’ ye “aklını başına al, yoksa partiyi yeniden Kılıçdaroğlu’na veririz. O kabul etmezse de kayyum atarız.” Tehdidiydi.
En etkili eylemlerin yapılacağı yaz aylarında CHP’nin enerjisini parti içi çekişmelerle sönümlemeye çalışan iktidar, Kılıçdaroğlu’nun suskunluğuyla bu amacına da ulaşacak gibi görünüyor.


Peki Kılıçdaroğlu ne yapmak istiyor?

Yıllardır CHP’nin başında verdiği mücadeleyle bir değişim, dönüşüm gerçekleştirmek istedin, tamam.

Başarılı bir bürokrat, dürüst, kişilikli bir insan olarak temiz siyaset uğruna yaptığın çalışmalar, o da tamam.

Sakin Güç olarak başlayıp “Ben Kemal, geliyorum’a” uzanan siyasal süreçte kuşkusuz çok büyük fedakarlıklar yaptın, çok emek verdin.

Ankara’dan başlayıp İstanbul’a uzanan dünya siyaset tarihine geçen Adalet Yürüyüşünle toplumun gönlünde yer aldın, umut oldun.

Hepsi tamam da Sayın Kılıçdaroğ’lu; tüm bunlar yetmedi, yetmiyor.

Siyasette yapılan hatalar, yaptığın tüm olumlu şeyleri anında yok edebiliyor.
Ekmelettin İhsanoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığından başlayarak devam eden hatalar bir yana kayda geçecek tek bir seçim başarısı kazanamaman doğal olarak parti içerisindeki güvenirliliğini, saygınlığını yitirmene neden oldu.


Keşke son kurultayda aday olmasaydın.

Ya da birinci turdan sonra çekilerek onurlu bir geri çekilmeyi başarabilseydin.
Haydi bunları yapmadın, köşeye çekilip bilgece bir tavırla onursal genel başkan olarak siyaset tarihinde yerini alsaydın.

Şimdi Erdoğan’ın tek adam rejiminin devamı için her gün farklı bir saldırıyla CHP’ yi köşeye sıkıştırmak isteyen iktidarın yargı yoluyla yapmaya çalıştığı hukuk dışı uygulamaya seyirci kalarak kime hizmet ediyorsun?

Oysa gönül isterdi ki, o güleç yüzün, babacan ve sakin tavırlarınla bir akil adam olarak ülkemizin barış ve demokrasi mücadelesinde hak ettiğin yeri alabilseydin.

Çevrende konumlanmış, her koşulda parti içi iktidarı ellerinde tutmak isteyen siyaset bezirganları Kemal Kılıçdaroğlu’nun itibarını değil, kendi kişisel ikballerini düşünüyor ve ne yazık ki sizi kullanmaya çalışıyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan beklenen; savcılığın davetine uyarak gidip ifade vermek ve şunları söylemesi! “Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye’nin en eski, en köklü, Atatürk’ün kurduğu bir partidir. Bizim partimizde tüm kongre ve kurultaylar demokratik usul ve esaslara uygun olarak yapılır. Yapılan suçlamalar asılsızdır, hiçbirini kabul etmiyorum.”

Bir yurttaş olarak CHP kongrelerine ilişkin ben eleştirebilirim ama Atatürk’ün koltuğunda yıllarca CHP Genel Başkanlığı yapmış biri olarak Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın bu oyunun sessiz kalma hakkına sahip değildir.
Kılıçdaroğlu ve partisine ihanet eden kimi omurgasız siyasetçilere rağmen CHP yönetimi barış ve özgürlük mücadelesini yılmadan sürdürmek zorundadır.


 

  • kutay haziran ayı