POLİTİKA Haber Girişi : 21 Kasım 2019 10:49

  Kemal Kılıçdaroğlu: Yaptın da bizim mi haberimiz olmadı? 

  Kemal Kılıçdaroğlu: Yaptın da bizim mi haberimiz olmadı? 
Kılıçdaroğlu, FOX TV'de İsmail Küçükkaya'nın Çalar Saat programında gündemi değerlendirdi. Kılıçdaroğlu, Rahmi Turan olayından EYT'ye gündemde olan gelişmelere ilişkin önemli mesajlar verdi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İsmail Küçükkaya'nın sorularını yanıtladı.

voyage otel

Kılıçdaroğlu Tank Palet Fabrikası'nın Katarlılara satılmasına ilişkin şu açıklamayı yaptı:

"Dünyanın herhangi bir ülkesinde, gelişmiş veya az gelişmiş, bir silah fabrikasını başka ülkeye peşkeş çeken bir ülke gösterin. Bu bir özelleştirme denildi, kıyamet koparıldı. (Karar metnini gösteriyor) Karar numarası 481.

25 yıllığına işletme hakkını devrediyorsunuz. Şu soruyu sorayım, kaça devrettin? İhale yaptın mı? Yaptın da bizim mi haberimiz olmadı? Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin silah fabrikası. Avrupa'nın en büyük entegre tank silah fabrikasıdır. Niye ihaleye çıkmadı? İkinci kararnameyi gizledi.

Katarlılara hangi gerekçeyle verdin. Arsayı kiralasanız dünyanın parasını kazanırsınız. 50 milyon dolardan daha fazla kazanırsınız. Ben sana 1 ay içinde 50 milyon dolar bulacağım, dedim. Ben kendi ülkemin çıkarlarını savunuyorum.

 

RAHMİ TURAN'IN İDDASINA CEVAP VERDİ!

 
Kılıçdaroğlu Rahmi Turan'ın Sözcü'de köşesine taşıdığı iddiayla ilgili ilk kez konuştu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi: 

"Şaşırmadım efendim. Zaten CHP'yi nasıl dağıtırız, nasıl kendi içinde kavga çıkar diye çalışan ekipleri var. Defalarca söyledim. Arkadaşlarıma, partililere söyledim. Adamlar tutuldu paralar verildi biz bunları gayet iyi biliyoruz.Barış Pınarı Harekatı vardı o millet ittifakını nasıl dağıtırım onun hesabını yapıyor. Başka işin gücün mü yok? Erdoğan CHP'yi dağıtmak için, CHP kendi içinde kavgalıdır devleti yönetemez diye bir algı yaratmak istiyor. Devletin en kilit noktalarında kişileri devreye soktuğunu biliyorum. İsim vermek istemiyorum ama herkes biliyor. Devleti bilen herkes anlar.

İK: İlk okuduğunuzda doğrudur dediniz mi?

Kılıçdaroğlu: Evet. İsim vermek istemiyorum.


 
Bu haber madem ki Türkiye'yi çalkaladı. Her konuda konuşma yapan Erdoğan niye bu konuda konuşmuyor. Yok öyle bir şey desin. Kimseyi davet etmedim, kimseyle bu konuyu hiç konuşmadım, diyemez mi? Niye demiyor? Buradan Erdoğan'a açık ve net soruyorum. Bu haber doğru mudur, yanlış mıdır kardeşim söyle.Her konuda konuşuyor. Ağzını açtığında lafları arka arkaya sıralıyor. Türkiye'nin medya ve siyaset dünyasını ilgilendiriyor. Herkes konuşuyor. 

 

EYT FORMÜLÜNÜ AÇIKLADI

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:


 İsmail Küçükkaya: İYİ Parti ve HDP'nin erken seçim gündeme getirmesi üzerine neler düşünüyorsunuz?


KK : Erken seçim olur veya olmaz. Biz erken seçim olacakmış gibi konuşmuyoruz. Erken seçimin olabilmesi için Erdoğan'ın karar vermesi lazım. O söylediği andan itibaren MHP'liler AKP'liler bir araya gelecekler erken seçim kararı alacaklar. Getirirlerse böyle bir kararı biz de erken seçime gidelim diyebiliriz. İşin özünde yatan nokta, Erdoğan ve ekibi Türkiye'yi yönetemiyorlar. Yönetemediğini o da görüyor aslında. Sade vatandaş da görüyor. Milletin anası ağladı, perişan vaziyette.

Bütün dünyayı kendimize düşman ettik. Dolayısıyla yönetilemiyor. Erdoğan çıkıp şunu diyebilir, "Madem siz istiyorsunuz, dediklerinizi kabul ediyorum erken seçim kararı alacağım" diyebilir İYİ Parti'ye.


 
Bizim için öncelik, bu memlekette huzuru, barışı, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiye'yi sağlamak.

İK: Sizce seçim ne zaman olur?

KK: Seçimin ne zaman olacağı konusunda bir tahminde bulunamıyorum. Türkiye'nin şartları saat başı değişiyor. Böyle bir ortamda bugün mü olur, yarın sabah mı olur bilmiyoruz.

İK: Siz erken seçim çağrısında bulunmuyorsunuz ama hazırız diyorsunuz?


 
KK: İstiyorlarsa yarın sabah getirsinler.

İK: Parlementer sisteme döneceğiz deseler.

KK: Sayın Türkkan bu soruya en iyi yanıtı verir. Aralarında bir konuşma olmuş mudur bilmiyorum. Türkiye'nin bütün kurumları devredışı. Saray rejimi karar veriyor, bir avuç insan. Bir başka ülkeden başkan yardımcıları geliyor, İbrahim Kalın'la görüşüyorlar. Kim karar veriyor, bir kişi. Çözüm, demokratik parlementer sisteme dönüş. Bildiğimiz, uyguladığımız bir sistem.12 Eylül ve 12 Mart öncesi bir darbe hukukundan arınmış bir demokratik parlementer sistem. Batı'da olduğu gibi. Yargının, yasamanın ve yürütmenin birbirini sağlıklı denetlediği bir sistemin olması lazım.

İK: Bunu nasıl hayata geçiririz?

KK: Bütün siyasi partiler ve STK'lar bir araya gelecek. Oturacağız ve herkesin kendini bulabileceği bir anayasa değişikliğini gerçekleştireceğiz. Bütün sivil kanatlar bir araya gelsinler. Yasama, yargı ve yürütmenin aktörleri gelsinler, hep beraber yaparız.

 

KAYYUM 

 

KK: Bu tablo taşınamıyor. Sadece siyasi değil ekonomi alanında da taşınamıyor. Seçime giriyorum ve kazanıyorum. 1 gün sonra vali yazı yazıyor. Terörle iltisaklıdır. Demokrasi nerede? Demokrasi yok. Baştan gelseniz seçime giremezsin deseniz. HDP de başka birini aday gösterir. Demokrasiyi katlediyorsunuz bir çıkış arıyorsunuz. Bu işin çıkışı yok. Demokrasinin D'si bu süreçte yoktur. Onlar da haklı olarak seçime gidelim diyorlar. Yeni aday çıkaralım, bakalım kim seçilecek? 

Halkın oyuyla gelen bir kişinin merkezi idarenin kararıyla görevden alınması, atamayla gelen birisinin getirilmesi oy veren bütün vatandaşların oylarını yok saymak demektir. Ben sandığa geliyorum oy kullanıyorum adayımı seçiyorum. Sen diyosun ki "senin oyunu geçersiz sayıyorum."

İK: Diyelim ki Erdoğan seçime gitti, CHP hazır mı? diye bir soru var.

KK: Kesinlikle.

İK: İYİ parti, Saadet, geniş bir demokrasi ittifakı kurmaya çalışıyorsunuz, bu sürdürülebilir mi?

KK: Demokrasiyi kim istiyorsa, bir araya gelmeleri doğası gereğidir. Ben de demorkasi istiyorum Saadet Partisi de istiyor İYİ parti de istiyor dolayısıyla sorunumuz kalmamış demektir. Kuralları oturur konuşuruz. Bu sistemi inşa ederiz. Sistemin özünde yatan kuvvetler ayrılığıdır, ifade özgürlüğüdür, bağımsız yargıdır, yasama organının gerçek anlamda yasama işlemini yapmasıdır. Bu ilkeler etrafında uzlaşıyorsak zaten olur. Bizim yaptığımız bu ittifakı Erdoğan bozmak istiyor.
Barış Pınarı Harekatı'ndan hemen bir gün sonra, Millet ittifakı'nın bozulması gerektiğini söyledi. Türkiye bir savaşa giriyor, sen kalkmışsın onu kullanarak millet ittifakını nasıl bozarım diye özel bir düşünceyi medya mensuplarına aktarıyorsun.

Bu, şu anlama geliyor. Onun için sadece o koltukta oturmak var. Onun için vatandaşın selametinin hiçbir anlamı yok.

Türkiye bir dönem gereksiz bir süreç içerisinde kutuplaştırıldı. Bizim de kabahatimiz oldu. Başörtüsü meselesi Türkiye'nin bir numaralı meselesi haline geldi. 

 

BAŞÖRTÜLÜ KADINLARA SALDIRI 
Bütün bu sorunlar çözülmüşken bazı provokatörler ortaya çıkmaya başladı. Hiç gereksiz, caddede yürüyor, başı açık bir kadın başörtülü bir kadına yumruk atıp vurmaya çalışıyor. Neden? Hangi gerekçeyle? Onun için dedim, üzülmeyin ve moralinizi bozmayın.

Kadın kardeşlerimize saygı göstermek bizim görevimiz. Onların sorunlarına çözüm bulmak için ekonomik sorunları, işsizlik sorunları olabilir. Bunlara çözüm üretmek benim boynumun borcudur.

İK: ülkenin gerçek gündemine baktığınız zaman ne görünüyor?

KK: Ülkenin gerçek gündemi ekonomi. Bütün vatandaşların ne olursa olsun ortak sorunu ekonomi. Güven veren bir iktidar yok. İş dünyası önünü göremiyor. Herkesin aşağı yukarı bir bekleyişe girdiğini görüyoruz. Öncelikle hukuk güvenliğini sağlayacağız. Erdoğan ben "kimsenin can ve mal güvenliği yoktur" derken kızıyor. İstediğini hapse atıyor mu, atıyor. İstediğini hapisten çıkarıyor mu, çıkarıyor. Trump kime teşekkür etti papazı cıkardığı zaman. Erdoğan'a teşekkür etti.

Can ve mal güvenliğinin olmadığı bir ülkede demokraside söz edemezsiniz. Yerli ve yabancı sermaye de yatırım yapmaz. Dünyaya açık bir yer burası, görüyorlar. Bunu ben mi söylüyorum, bunu iş dünyası yaptığı bütün toplantılarda hukuk vurgusu, demokrasi vurgusu yapılıyor. Adalet reformu diyorlar, ne demektir bu? Adalet olmadığı için daha iyisini yapmak için.KHK ile birçok kişinin işine son verdiler. Mahkemeler beraat kararı verdi, niye göreve dönmüyorlar? Bana diyorlar ki hukuk var. Hangi hukuk?

 

TORBA YASAYLA İLGİLİ

 


KK: AKP'ye oy veren vatandaşlara sesleniyorum. Sizin vicdanınız bunu kabul ediyorsa söyleyecek bir şeyimiz yok. Tüyü bitmemiş yetim emzik alırken vergi veriyor, süt içerken vergi veriyor. Niçin? Atanmış bakanlar ömür boyu sefa içinde yaşasınlar diye.

MİLLİ PARA 
KK: Bu hikaye. Vatandaşa dediler ki dolarını TL'ye çevir. AVM'de dolarla kira olmaz diye TL'ye çevirdiler. Bir avuç yandaşa dolar bazında ihale verdin. Niye onları milli paraya çevirmedin. Niye? Konuşmak kolay. Gereğini yaptın mı kardeşim sen? Havaalanlarını, köprüleri dolar bazında... Yeter ya. Vallahi milletin anası ağlıyor.
Demek ki bu ülkede milli para 17 yıldır geçerli değildi, 18. yılda geçerli hale geldi.

 

EYT 


EYT'nin sorunu ne onu bilmiyorlar. Sorunu ne? Sorunu şu, beni işten attılar iş bulamıyorum. Kusura bakma sen yaşlısın senden gençler var, diyorlar. Devlete gidiyor, sen daha gençsin seni emekli edemiyoruz, diyorlar. Nasıl geçinecek? Aile sigortasıyla. Aile sigortası, uluslararası çalışma örgütünün kabul ettiği bir sözleşme. Yaşlılık, emeklilik, ölüm, işsizlik gibi...

Diyelim ki işsiz kaldın, işsizlik sigortasına başvuruyorsun. 10. aydan sonra devreye aile sigortası giriyor. Emekli oluncaya kadar bütün harcamaları karşılıyor. Çocuk sayısına göre de harcamaları karşılıyor. Aile sigortası olursa bu sıkıntılar kalmaz.

EYT'li iş bulsa dahi çalışmak istemiyor, çalışıp daha fazla prim öderse, ama emekli olduğunda neden daha uzun süre prim ödedi diye cezalandırılıyorum ve emekli aylığım düşük oluyor. İki maaş ikramiye vereceğiz dedik kıyameti kopardılar. Bütçede para var. bütün mesele şu, parayı kimin için kullanacağınız önemli. 

İK: İktidara gelirseniz nasıl düzelteceksiniz?

KK: Üreten bir Türkiye. Üniversiteler bilgi üretecek, sanatçı sanat eseri üretecek. Üreteni teşvik edeceksiniz. Batı'nın egemen güçleri sizi üretmekten koparmak istiyorlar. Hollanda, Konya'dan küçük bir devlet. Yıllık tarım ihracatı 138 milyar dolar. Türkiye'nin 9 milyar dolar bile değil. Batı'nın egemen güçleri Türkiye'yi biz doyuracağız diyorlar. Güçlü bir sosyal devlet ve sürdürülebilirlik. Demokrasi gelişiyor, sosyal devlet anlayışı sürekli gelişiyor. Bunları sürdürülebilir kılmamız lazım.