KABAK TADI VERDİ ARTIK!

  • ali öztürkl hdr ilanı


 

CHP’ye yönelik kurultay davasında karar çıkmadı, 8 Eylül’e ertelendi.


 

Amaç ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar konuşulmasın, bir süre daha bu tür yapay konularla meşgul edilen halk, gündemden uzak tutulsun.



 

Ülkemizin iktidar olmaya en yakın 1. Partisini hukuksal hiçbir dayanağı olmayan suçlamalarla kapatmaya, işlevsiz hale getirmeye çalışan iktidarın uygulamaları artık gerçekten kabak tadı vermeye başladı.

“Herhangi bir durumun aşırı tekrarlanması ve sürdürülmesi ile beraber; doygunluk, yorgunluk ve bıkkınlık yaşandığında kabak tadı vermek deyimi öne çıkar. Kişinin onu istemez duruma gelmesi ve artık aşırı bıkkınlık yaşaması üzerine değerlendirilmektedir.”

Öyle olunca da “bizim bu yazdıklarımız da kabak tadı vermeye başlıyor.”


 

Fener, kabak kemani yapımında kullanılan kabaklar eskiden oyularak içinde bakliyat da saklanırmış. Kabak iyi temizlenmemiş olursa kabağın tadı bakliyata geçermiş. Bu yüzden de kabak tadı verdi, denirmiş.

Bir de kabak çıkmak deyimi var.

Kavun, karpuz gibi meyvelerin kesildiğinde tam olgunlaşmamış olduğu görülünce de “kabak çıktı” denir.

Bu konuda daha sık karşılaştığımız deyim; “Kabak başına patlamak!”

Pek çok kişinin işlediği bir suçun cezasını yalnız bir kişinin çekmesi ya da suçu bir kişi ya da grubun, kurumun sırtına yüklemek anlamında kullanılan bu deyimden yola çıkarak, her kurultayda uygulanan rekabet ve yarış koşullarından kaynaklı bu tür olaylarda “kabak CHP’nin başına patladı” diyebiliriz.

Ama hangi anlamda kullanılırsa kullanılsın ne yasalara ne geleneklerimize ne siyasi etik kurallarına uymayan bu anlamsız uygulamalar kabak tadı vermeye başladı.

Oysa kabak kemaniden yayılan ezgiler nasıl da ruhlarımızı arındırır.

Fener olarak kullandığımızda kabak, karanlığı aydınlatır.

Kabak dolması Anadolu köylüsünün vazgeçilmez yemeklerinden olduğu gibi üstü cevizli kabak tatlısı en sevilen tatlılarımızdandır.


 

Toplum olarak biz; en güzel değerlerimizi yok etmekte, itibarsızlaştırmakta oldukça yetenekliyizdir.


 

Atatürk’ün bize emanet ettiği tüm cumhuriyet değerlerini yok ettiğimiz gibi, ülkemizin doğal zenginliklerini yakmaya, yıkmaya, yok etmeye devam ediyoruz.


 

İçinde yaşadığımız ekonomik çöküş, ahlaki çürüme, adaletten uzaklaşma, yasa tanımazlık, haksız gözaltı ve tutuklamalar da kabak tadı vermeye başladı.

Bugün görülen duruşma ve 8 Eylül’e ertelenen davaya dönecek olursak;

Bu konuda uzman hukukçuların değerlendirmesine göre dava hukuki değil, siyasidir ve tartışılması yalnızca iktidarın işine yarar.


 

Siyasi partiler ve seçimlerle ilgili yasalar çok açıktır ve uygulamasından, itirazlarına kadar tek yetkili Yüksek Seçim Kuruludur.



 

Yüksek Seçim Kurulu kararları kesindir ve bu kararlar aleyhine başka merci ve kanun yollarına başvurulması mümkün değildir.

Bu çok açık hükme rağmen Yüksek Seçim Kurulunu devre dışı bırakarak onun yetkilerini gasp etmek anayasal bir suçtur. Çünkü Yüksek Seçim Kurulu Anayasal bir kurumdur ve anayasadan aldığı yetkiyle kendi alt kurullarını da oluşturur.

 

Ancak geçmişte biz Anayasayı da kararlarını da tanımıyoruz diyen, Anayasa Mahkemesinin kapatılmasını talep eden iktidar belli olmaz halk iradesiyle göreve gelmiş belediye başkanlarının yerine nasıl kayyum atadıysa, Yüksek Seçim Kurulu’nu da görevden alıp, yerine kayyum atayıverir!.

İçinde saklanılan bakliyatların kabak tadı vermemesi için kabağın iyi oyulup temizlenmesi gerekir.


 

Ne zaman oy kaybetmeye başlasa, ülkeyi yönetemez hale gelse; yeni anayasa konusunu gündeme taşıyan bu iktidarın, yeni, demokratik bir anayasa için gerekli temizliği yapmadan bunun gerçekleşmeyeceğini anlayamamış olması da kabak tadı vermeye başladı.



 

Öte yandan geçmişte yapılan yanlış politikalar ve tercihlerden ders almayan muhalefetin bu hatalarda diretmesi de ne yazık kabak tadı vermeye başladı.


 

İnsanlara hak etmediği görev ve misyonlar yükleyerek partinin dengelerini ve ideolojik yapısını bozan, her türlü saldırıya açık hale getiren CHP yöneticilerinin bu aymaz tavırları da kabak tadı vermeye başladı.

Ekmelettin’in Cumhurbaşkanlığı adaylığı, kendi partisine oy vermeyen Abdullatif Şener gibilerinin parti emekçilerine tercih edilmesi, Hatay eski belediye başkanı Lutfi Savaş konusundaki ısrar, çok yeni örnekler.

Saraçhane mitinginden itibaren süreci çok başarılı bir şekilde yürüten CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i yanında durmak, destek olmak varken, kendi siyasi kariyerini ve itibarını ayaklar altına seren Kılıçdaroğlu ve ekibi de kabak tadı vermekten de beter “kabak çıktı.”

Barıştan, demokrasiden ve emekten yana olan herkesin artık kabak tadı veren bu gündemi unutup, toplumsal mücadeleye katkı verecek eylemleri desteklemesi, bu kısır tartışmalardan uzak durması gerekiyor.


 

NOT: (Tadı pek sevilmese de kabak, yararlı bir sebzedir.)

  • kutay haziran ayı