• ali öztürkl hdr ilanı
ASAYİŞ Haber Girişi : 22 Mayıs 2025 09:54

Dolandırıcılıktan 70 yıl hapis cezası alan kaymakamla ilgili gerekçeli karar açıklandı

Dolandırıcılıktan 70 yıl hapis cezası alan kaymakamla ilgili gerekçeli karar açıklandı
Adanada depremzedeler için alım yapılacağı iddiası ile firmaları dolandırdığı öne sürülen tutuklu sanıklar eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıça 70 yıl, Öz
Adanada depremzedeler için alım yapılacağı iddiası ile firmaları dolandırdığı öne sürülen tutuklu sanıklar eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıça 70 yıl, Özgür Akgüle 46 yıl 4 ay hapis cezası, tutuksuz sanık Paşa Yaşarın ise beraatına kararı verilen davanın gerekçeli kararı açıklandı. Gerekçeli kararda sanıklar eski Kaymakam Kılıç ile Akgülün fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek depremi fırsat bilip dolandırıcılık suçunu büyük bir profesyonellik ve çok kapsamlı mizansenle işledikleri belirtildi. Dolandırıcılık olayında kaymakamlık aracının da kullanıldığı belirtilen kararda, sanıkların vatandaşın devlete olan inancını kötüye kullandıkları, yapılan işlemlerin Cumhurbaşkanlığı kaynaklı ve yönetimli olduğu inancını yaymaya çalıştıkları da kaydedildi.
Adana 11inci Ağır Ceza Mahkemesinde "kamu kurum ve kuruluşları v.b tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık" suçundan yargılanan Yüreğir ilçesi eski kaymakamı Mustafa Kılıç, kendisini danışman olarak tanıtan Özgür Akgül ile tutuksuz sanık Paşa Yaşar hakkında 28 Nisanda karar verildi. Mahkeme heyeti, eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıçı 70 yıl hapis ve 601 bin lira adli para cezası, sanık Özgür Akgülü de 46 yıl 4 ay hapis ve 411 bin lira adli para cezasına mahkum edip, tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Sanık Paşa Yaşarın ise "yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması" gerekçesiyle beraatına hükmedildi. Davanın gerekçeli kararı açıklandı.

Depremi fırsat bildiler
196 sayfadan oluşan gerekçeli kararda, toplanan deliller ve dinlenen tanıklar dikkate alındığında sanık eski Yüreğir Kaymakamı Mustafa Kılıç ile sanık Özgür Akgülün fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettiği belirtildi. Sanıklar Kılıç ve Akgülün 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra afet bölgesi ilan edilen Adana ilinin bu durumunu fırsat bildiklerine dikkat çekilen gerekçeli kararda, depremden yaklaşık 3 ay sonra Yüreğir ilçesi sınırlarında mağdur olan vatandaşların ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla dönemin Yüreğir Kaymakamı olan Mustafa Kılıçın makamı ve vakfın doğal başkanı olması nedeniyle depremin hemen akabinde yaşanan mağduriyetlerin hızlıca giderilmesi amacıyla bir kısım bürokratik işlemleri kaldırıp, işlem limitlerini de yükselttikleri, 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı OHAL Kararnamesinin bir kısım hükümlerini ilgililere kendi mizansenleri dahilinde farklı bir şekilde bildirdikleri ifade edildi. Gerekçeli kararda, sanık Kılıç ile Akgülün vakıf tarafından aşevi için yüklü miktarda alım yapılacağını, yaşanılan felaketin ve ülkenin içinde bulunduğu durumun koşulları gereği bu süreç içerisinde güvenilir tedarikçilere ihtiyaç duydukları algısıyla ortaya çıktıklarına yer verildi.

Makam ve konumunu kullandı
Sanık Akgülün eski Kaymakam Kılıç ile yaptığı anlaşma gereği piyasadan tanıdığı ve bildiği firmaları bularak kaymakamlığa getirdikten sonra eski Yüreğir Kaymakamı Kılıçın makam ve konumunu kullanıp, sanık Akgül aracılığıyla insanları kaymakamlığa davet ettiği belirtildi. Sanık Özgür Akgülün daha önceden tanıdığı ve ticari işlerini bildiği diğer sanık Paşa Yaşarı arayarak deprem nedeniyle Adanada yıkım işleri ve gıda alım ihalesi olduğunu söyleyerek, Adanaya çağırdığı ifade edilen gerekçeli kararda, "Davet üzerine Adanaya gelen Yaşarın, sanık Özgür Akgül vasıtasıyla sanık Mustafanın makamına gidip, orada tanıştıkları hatta ilk görüşmede sanık Mustafanın yıkım işleri ve gıda alımından söz ettiği, bu görüşmelerin olduğu ilk etapta Özgür Akgülün de sanıklar ile aynı ortamda bulunduğu, Paşa Yaşarın da gıda alım işi için sanık Mustafa Kılıçın hesabına 3 milyon TL teminat bedeli yatırdığı" belirtildi.

Makam aracını kullanmışlar
Sanık Paşa Yaşarın daha sonra yıkım işleri için Mehmet Sıddıkı arayıp Adanaya davet ettiği, uçakla gelen Sıddıkı da Kılıça ait makam aracıyla havalanında karşılayıp birlikte kaymakamlık makamına gittikleri, tanışma aşamasından sonra eski kaymakam Mustafanın çevre valilikler ile görüşerek sanık Paşa Yaşar ile Mehmet Sıddık için yıkım işlerinde kolaylık sağlanmasını istediği kaydedildi.

OHAL süreciyle ikna ettiler
Sanık Mustafa Kılıçın makamında gerçekleştirilen görüşmelerde, yıkım işlerinin uzun süreceğini söyleyerek, gıda alım ihalesinin de olduğunu söyleyip, ihalenin bedeli ve teminat konularına girdiği belirtilen gerekçeli kararda, teminat mektubu sunmak isteyen Mehmet Sıddıktan ise nakit teminat bedeli istediği, kendisinin de bunu kabul ettiği, görüşmeler sırasında hiçbir görevi ve konumu olmayan Özgürün de yer aldığı, Sıddıkın sürecin doğrudan teminle yürüyeceğine ikna olmayarak sorması üzerine sanık Paşa ve Özgürün OHAL sürecinde kaymakamların olağanüstü yetkilerinin olduğunu söyleyerek kendisini ikna ettikleri ifade edildi.

Başka mağdurların dekontunu gösterdi
Gerekçeli kararda, Sıddıkın teminat bedelini yatırmak için hesap bilgilerini istemesi üzerine sanık Mustafanın bilgilerini verdiğini, bunun üzerine kardeşi S.Ç. ile konuyu görüştükten sonra parayı göndereceği sırada hesabın eski Yüreğir Kaymakamına ait olduğunu anlayınca bu konudaki çekincesini dile getirdiği, sanık Paşanın araya girerek vakıf başkanının kaymakam olması nedeniyle böyle bir durumun söz konusu olacağını söylediği, hatta sanık Mustafanın başka olayın mağduru olan T.Ö.ye ait teminat bedeline ait banka dekontunu göstermesi üzerine ikna olduğuna yer verildi.

Parasını istedi
Mağdur T.Ö. ile sanık Paşa Yaşarın bir şekilde denk geldikleri, T.Ö.nün Sıddıka gıda ihalesinden bahsetmemesi gerektiğini söylediği, paranın gönderilmesinden sonra sanık Mustafa ile Mehmet Sıddık arasında gıda alımına ilişkin sözde bir sözleşme imzalandığı kaydedilen gerekçeli kararda, sözleşme sonrası Sıddıkın ihtiyaç listesinin gönderilmesini beklediği ancak böyle bir şeyin olmaması üzerine Adanaya gelerek sanıktan parasını istediği, sanık Mustafanın parayı Mersin ilinde vereceğini söylemesi üzerine birlikte sanıklar Mustafa, Özgür ve Paşanın Mersin iline giderken polislerce durdurularak yakalandıkları belirtildi.

Hayali sözleşmeler imzaladı
Sanıklar Mustafa ile Özgürün başlangıçtan itibaren fikir ve eylem birlikteliği içerisinde oldukları belirtilen gerekçeli kararda, dolandırıcılık olayının nasıl gerçekleştirildiği ayrıntılı olarak şöyle anlatıldı:
Diğer sanık Paşayı Özgürün vasıtasıyla ikna ederek Adanaya getirdikleri, ardından Paşanın gıda alımını duyunca katılan Sıddıkı da arayarak Adanaya davet ettiği, hayali alıma ikna edilen ve kendisi de bir miktar teminat yatıran Paşanın katılanı gıda işine girmesi noktasında teşvik ettiği, bu olayların tamamının sanık Mustafanın makamında gerçekleştiği, her ne kadar Mustafa ikna sürecinde Özgür ve Paşanın olmadığını söylemiş ise de planın başlangıçta olduğu şekliyle zaten sanık Özgürün piyasadan firma bulması ve daha çok sanık Mustafanın ikna etmesi şeklinde ilerlediği, bu somut olayda ise iki sanığın önce Paşayı gıda alımına ilişkin sürece ikna ederek ve bir miktar parasını hile ve desise ile aldıkları, ardından katılanları Onun vasıtasıyla olaya dahil ettikleri, ardından Mustafanın devreye girerek diğer tüm olaylarda olduğu gibi OHAL kararnamesi, diğer kişilere ait dekontların gösterilmesi, kendinin vakıf başkanı olması ve hayali sözleşmeleri imzalayarak hile ve desise sürecini tamamladığı, bununla birlikte katılanları olaya dahil eden sanık Paşanın düştüğü hatayı anlayarak sebebiyet verdiği zararı kısmen de olsa giderdiği ve katılanlara zararı gidereceğine dair protokol imzalayarak verdiği belirlendi."

Tüm olaylarda sürece dahil olmuş
Sanık Özgürün bu olaylarla bir ilgisinin bulunmadığını, hatta kendisinin de kullanıldığını söylemesine rağmen hiçbir resmi görevi olmamasına karşın hemen hemen tüm olaylarda sürece dahil olduğuna dikkat çekilen gerekçeli kararda, "Firmaları davet etmiş, görüşmelerde resmi bir görevi varmış gibi davranarak sanık Mustafanın planlarını hayata geçirmesini kolaylaştırmış ve her seferinde çok sayıda insanın kaymakamlık makamına gelerek parasını istediğini, ihalenin asla yapılmadığını bilmesine, görmesine rağmen ısrarla eylemlerine devam etmesi karşısında, sanık Mustafanın nihai amacını bilmediği, kendisinin de aldatıldığı yönündeki savunmasının itibar edilemez olduğu açıkça anlaşılmış, parasını alamayan, alımların gerçekleşmediğini gören ve dolandırıldığını anlayan katılanların resmi mercilerine başvurarak şikayetçi olduğu görülmüş ve sanıklar Mustafa ve Özgürün eylemlerinin sabit olduğu katılanların aşama beyanları, sanıkların savunmaları, banka kayıtları sahte sözleşme örnekleri ile tüm dosya kapsamının katılanları doğruladığı, sanıkların da tevil yollu olarak görüşmeleri ve para transferini kabul ettiği görülmüştür denildi.

Vatandaşın devlete olan inancını kötüyü kullanmış
Yüreğir Kaymakamlığı Sosyal yardımlaşma Dayanışma Vakfı ile yapılan yazışmalardan anlaşılacağı üzere ortada depremzede vatandaşlar için herhangi bir ihtiyaç ya da gıda alım ihalesi ve hatta bu hususta tahsis edilmiş bir ödenek olmadığına dikkat çekilen gerekçeli kararda, Kamu İhale Kurumu ile yapılan yazışmalara ve 127 sayılı Cumhurbaşkanlığı OHAL Kararnamesine göre doğrudan temin suretiyle yapılacak ihalelerin yapılma usul ve şekillerine ilişkin prosedürün aynen geçerli olmasına, gelen cevabi yazılar, dosyaya dahil edilen vakıf senedi aslı ile dinlenilen tanık anlatımlarına göre kaymakamlık makamının tek başına ihale yapma ve alıma karar verme yetkisinin bulunmaması, vakıf mütevelli heyeti tarafından bir alım kararı ortaya konulduktan, ilgili birimlerin ihaleyi gerçekleştirdikten sonra ancak kaymakamın sözleşme imzalama aşamasında yetkilerinin bulunduğunun anlaşıldığı belirtildi. Ayrıca gelen cevabi yazılar, banka kayıtları ve tanık anlatımlarına göre doğrudan temin suretiyle yapılacak ihalelerde nakdi teminat alınması gibi bir usulün bulunmaması ile alınacak nakdi teminatın kaymakamın kişisel hesabına yatırılması şeklinde bir uygulamanın olmadığı da vurgulanan gerekçeli kararda, şöyle denildi:
"Doğrudan temin suretiyle gerçekleşen ihalelerin EKAP isimli ihale sistemine dahil edilmemesi nedeniyle denetim olanağının olmaması, sanık Mustafanın böyle bir ihale ve alım olmadığını açıkça bilmesine rağmen ihale varmış gibi göstererek hiçbir yasal dayanağı olmadan kişisel hesabına nakdi teminat başlığı altında haksız kazanç oluşturacak meblağların gönderilmesini kaymakamlık makamına dolayısıyla vatandaşın devlete olan inancını kötüye kullanarak sağlaması ve yine katılanlara başka firmaların gönderdiği teminat bedellerini internet bankacılığı vasıtasıyla göstererek hile ve desise aşamasını daha da güçlendirmesi, Özgürün gerçekte böyle bir ihale olmadığını bilmesine, Cumhurbaşkanlığı veya Savunma Sanayi Başkanlığında hiçbir görevi olmamasına karşın mizansene bu durumu varmış gibi göstererek eyleme dahil etmesi, görüşmelerde bulunarak karşı tarafta yapılan işlemlerin Cumhurbaşkanlığı kaynaklı ve yönetimli olduğu inancını yaymaya çalışması, sanık Özgürün eyleminin tek başına işlenmesi halinde TCKnın 158/1-L maddesinde düzenlenen suçu oluşturacak olmasına karşın, hiyerarşik olarak çok daha üst konumda bulunan sanık Mustafanın mizansenine dahil eylemlerinin sanık Mustafadan bağımsız olarak düşünülemeyeceği, bu haliyle sanık Özgür hakkında fikir ve eylem birlikteliği içerisinde sanık Mustafa ile TCKnın 158/1-d maddesinde düzenlenen suçu oluşturacağına ilişkin açıklama ve kabul kısmı genel gerekçe D bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfının genel gerekçe kısmında dosyaya dahil edilen Yargıtay kapatılan 15. Ceza Dairesinin 2020/1592 esas ve 2021/7203 karar sayılı içtihadına göre kamu kurum ve kuruluşu statüsünde bulunması, sanık Mustafanın da bu vakfın doğal başkanı olması nedeniyle bunu avantaja çevirerek diğer sanık Özgür ile birlikte fikir ve eylem birlikteliği içerisinde katılanlar Mehmet S.Ç. ve M.S.Ç.den suç tarihinde toplam 1.905.000 TL haksız menfaat temin ettikleri tüm dosya kapsamıyla sabit görülmüş, sanık Paşanın soruşturma aşamasında 880 bin TL teminat bedelini katılanların şirketine ait banka hesabına iade ettiği, bakiye zararın raporlar, banka kayıtları ve beyanlara göre 1 milyon 705 bin TL olduğu, açıklanan delillerle sanıkların savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu görülmüş ve itibar edilmemiş, genel gerekçe kısmında açıklandığı üzere sanıkların eyleminin hep birlikte TCKnın 158/1-d maddesinde düzenlenen suça uyduğu kabul edilmiş, suç tarihi itibariyle katılanın uğradığı zararın miktarı ile o tarihten bugüne gerçekleşen enflasyonist koşullarda gözetilerek zararın büyüklüğü, olayların gerçekleştiği, mekanın devleti temsil eden bir makam olması, olayların gerçekleştiği sürecin ülkenin yaşadığı büyük bir deprem felaketinin hemen sonrası olması, sanıkların büyük bir profesyonellik ve çok kapsamlı bir mizansenle atılı suçu işlemeleri nedeniyle suç işleme kastlarının yoğunluğu birlikte dikkate alındığında, ceza tayinine gidilirken hakkaniyete uygun bir şekilde alt sınırdan uzaklaşılmış, birden fazla katılana karşı eylemin gerçekleşmiş olmasına karşın, eylemin tek bir malvarlığı değerine karşı işlenmiş olması yani özgülenmiş bir kasıt ve eylem nedeniyle zincirleme suç hükümleri uygulanmamış, sanık Mustafanın yaklaşık 3 aylık bir süreçte çok sayıda aynı mahiyette suç işlemiş olması, yargılama sürecinde zabıtlara yansıdığı şekilde tavırları, atılı suçu işlediği yönünde pişmanlık duyduğuna ilişkin bir durumun dosyaya yansımamış olması, sanık Özgürün aynı neviden suç nedeniyle mükerrir olması da gözetilerek sanıklar hakkında TCKnın 62. maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenleri uygulanmamıştır."

"Zararın giderilmesi girişiminde bulunmadılar"
Gerekçeli kararda sanıkların zararı giderme konusunda girişimde bulunmadıklarına da yer verilerek, "Bu aşamaya kadar sanıklara zararı gidermeleri noktasında hemen hemen her celse süre verilmesine karşın katılanların bakiye zararının giderilmesi noktasında girişimde bulunmadıkları, katılanların kısmi zarar giderilmesi noktasında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması nedeniyle rızalarının bulunmadığını açıkça belirttikleri, ayrıca katılanların sanık Mustafaya yönelik alacağa mahsuben senet almaları ya da icra takibi başlatmalarının bu aşamada sonuca tesir etmediği, zira ortada tahsil edilen bir meblağın olmadığı, gün adli para cezaları dönüştürülürken, suç tarihinde yürürlükte bulunan açıkça sanıkların lehlerine olduğu anlaşılan günlük 20 TLden dönüştürme yapılmış, aldıkları ceza miktarı da gözetilerek tutukluluk hallerinin ayrı devamına karar vermek gerekmiştir" denildi.