Muğla Su İnisiyatif, bu genelgenin anayasa ve yargı kararlarını yok sayan bir anlayışı meşrulaştırdığını belirterek, Türkiye’de birçok projede olduğu gibi Bodrum Barajı için de yargı kararlarının etkisiz kılındığını ifade etti.
Baraj projesine ilişkin daha önce hazırlanan bilirkişi raporları, inşaatın bölgenin hassas ekosistemine telafisi mümkün olmayan zararlar vereceğini ortaya koymuştu. Mahkeme, bu raporlar doğrultusunda baraj inşaatının ÇED olumlu kararını iptal etmişti. Ancak DSİ, iptal kararına rağmen projeyi 2009/7 sayılı Genelge’ye dayanarak tekrar başlatmaya hazırlanıyor. Muğla Su İnisiyatifi ise durumu “hukukun arkasından dolanma” olarak nitelendirirken, genelgenin derhal kaldırılmasını istedi.
2009/7 sayılı Genelge, mahkeme tarafından iptal edilen projelerin ÇED süreçlerinin tekrar başlatılmasına izin veriyor. İnisiyatif, bu genelgenin anayasa ve yargı kararlarını yok sayan bir anlayışı meşrulaştırdığını belirterek, Türkiye’de birçok projede olduğu gibi Bodrum Barajı için de yargı kararlarının etkisiz kılındığını ifade etti.
Muğla Su İnisiyatifi, söz konusu genelgenin, çevre mücadelesi veren yurttaşların ve kurumların adalet yollarını tıkadığını savunarak, “Bu genelge yürürlükteyken ekoloji davası kazanmak neredeyse imkânsız” dedi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının bile dikkate alınmadığı bir dönemde, genelgenin yürürlükte tutulmasının, hukuk devleti ilkesine büyük darbe vurduğu vurgulandı.
İnisiyatif açıklamasında, Bodrum Barajı gibi projelerle sadece doğanın değil, Bodrum’un geleceğinin de tehdit altında olduğunu belirtti. “Bodrum ya doğasını, yaşamını ve geleceğini koruyacak ya da yanlış su politikalarının kurbanı olacak” denildi.
Muğla Su İnisiyatifi, başta çevre örgütleri olmak üzere tüm yurttaşlara, meslek odalarına, milletvekillerine ve siyasi partilere çağrıda bulunarak, yürütmenin “keyfi, sermaye yanlısı” uygulamalarına dur denilmesini, genelgenin kaldırılmasını ve Bodrum Barajı projesinin tamamen iptal edilmesini talep etti.