İstanbul, Ankara ve İzmir’in arasında bulunduğu 42 baro başkanlığı, çocuk istismarına affın ülke gündeminden çıkarılması çağrısında bulundu.
İstanbul, Ankara ve İzmir’in arasında bulunduğu 42 baro başkanlığı, çocuk istismarına affın ülke gündeminden çıkarılması çağrısında bulundu.
Ortak yapılan açıklamada, 2016 yılından beri defalarca gündeme getirilen çocukların istismarcılarıyla evlenmeleri halinde cezasızlık getirmeye yönelik yasa teklifinin Meclis’e sunulacağına ilişkin gerçekliği teyit edilmeyen bir belgenin dolaşıma sokulduğu anımsatıldı.
Ancak buna rağmen belgenin sosyal medyaya yansımasının kamu vicdanında çok büyük rahatsızlık yarattığı belirtilen açıklamada, şu mesajlar verildi: “2005 yılında, cinsel istismar failinin mağdurla evlenmesinin cezanın erteleme nedeni olması, yasadan çıkartılmışken, eski yanlışa dönülmesine yol açacak her türlü yasal düzenleme, çocuğun korunmasından sorumlu olan bütün kurumları, mağdur çocuğun istismarcısı ile evlendirilmesi sürecinin bir parçası haline getirecektir. Böyle bir düzenlemeye gidilmesi ülkemizin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere, anayasamızın 90. ve 14. maddelerine ve Çocuk Koruma Kanunumuza açık aykırılık oluşturur. Hukukun evrensel ilkelerine ve çocuğun üstün yararına aykırı olacak bir düzenlemenin bir daha ülkemizin gündemine getirilmemesi, teklif dahi edilmemesi gerektiğini belirtiyor, barolar olarak hukukçu ve insani yanımızla bir kez daha çocuk istismarının affı olmaz diyoruz.”
HAYAL KIRIKLIĞI YARATTI
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ve AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Sergey Lagodinsky yasalaşarak Resmi Gazete’de yayımlanan ve yürürlüğe giren “infaz düzenlemesi”ne ilişkin ortak açıklama yaptı.
AKP’ye muhalif olanların cezaevinde bırakıldığına dikkat çekilen açıklamada, “Türk parlamentosunun 90 bin mahkûmun serbest bırakılmasını sağlayan ancak siyasi aktivitelerinden dolayı cezaevinde olanlar ile yargılama öncesi tutuklu olanları kapsamayan yasa değişikliği büyük hayal kırıklığına yol açtı. Türk parlamentosunun adil, sorumlu ve ayrımsız bir yasa değişikliği yaparak aşırı dolu cezaevlerinde tutulanların hayatlarını kurtaracağını umuyorduk. Böyle bir yasa, özellikle haksız yere siyasi nedenlerle hapsedilenler için gereklidir. Ancak bunun yerine iktidar partileri, muhalif olarak gördükleri siyasetçilerin, gazetecilerin, insan hakları savunucularının hayatlarını bilerek Kovid-19 hastalığının ölümcül riskiyle karşı karşıya bırakıyor. AB ve üye ülkeler bu sorunu her seviyedeki Türk meslektaşlarıyla görüşmelidir” dedi.