• Nevavprestij
KÜLTÜR-SANAT Haber Girişi : 15 Kasım 2021 14:12

Anadolu’nun ilk tiyatrosu günyüzüne çıkmayı bekliyor

Anadolu’nun ilk tiyatrosu günyüzüne çıkmayı bekliyor
Eğitimci ve Yazar Recep Bozkurt, İz Dergi Ekim 2021 sayısına özel kaleme aldığı yazısında tiyatroyu, Foça Antik Tiyatrosu’nun önemini ve bu tiyatronun günyüzüne çıkmasının getireceği kazanımları anlattı.

Eğitimci ve Yazar Recep Bozkurt, İz Dergi Ekim 2021 sayısına özel kaleme aldığı yazısında tiyatroyu, Foça Antik Tiyatrosu’nun önemini ve bu tiyatronun günyüzüne çıkmasının getireceği kazanımları anlattı. Bozkurt, “Güzel Anadolumuzun görkemli miraslarından olan Foça Antik Tiyatrosu, Değirmenlitepe’nin çıplak yamaçlarında ve toprak altında yatıp duruyor!” diyerek yetkililere de seslendi.

       
En yaygın tanımıyla tiyatro; konuşma ve eyleme dayanan bir gösteri sanatıdır… İnsanlık 2 bin yıldan bu yana bu sanat dalını yaşamlarının ayrılmaz bir parçası olarak görmüş; halkın eğitilmesinde, bilgilendirilmesinde, eğlencesinde çok önemli sosyal ve kültürel işlevler yüklemiştir.

voyage otel

 

Tiyatro, aynı zamanda kent kültürüne erişmiş yerleşik toplumların gelişmişlik düzeyinin en önemli bir göstergesidir. Özellikle Antik Dönem’de kentlerin önce planı yapılır, sonra inşasına başlanırdı. Ve bu planlama sırasında tiyatro öncelikli olarak yerini alıyordu. EĞER BİR YERLEŞİM ALANINDA TİYATRO YOKSA ORASI KENT OLARAK KABUL GÖRMÜYORDU…

 

Peki, daha baştan itibaren neden bu insanlar tiyatroya ihtiyaç duymuşlardır?

 

Çünkü bu sanat dalını, toplumları için en önemli eğitim araçlarından biri olarak görmüşlerdir. İlkçağ’da okuma yazmanın yok denecek kadar az olduğunu düşünürsek, tiyatronun izleyiciye görsel ve işitsel yoldan neler kazandıracağını tahmin etmek kolaydır.

 

Tiyatro sadece oyunlar için kullanılmıyordu; toplantı, duyuru, kutlama, şenlik gibi çok çeşitli etkinliklerin yapıldığı alanlar olarak büyük kitlelerin buluştuğu yerlerdi. Bugün televizyonların, gazetelerin, stadyumların yapmış olduğu görevi tiyatrolar yapıyordu. Kısacası, tiyatrolar kentin kalbiydi…

Ne sevindiricidir ki bunlardan ilki güzel ilçemiz Foça’da yapılmıştır. İzmir yolu ile gelirken kente girmeden başınızı sola çevirirseniz Değirmenlitepe’yi göreceksiniz; yıkık dökük yel değirmenleriyle birlikte. İşte bu tepenin Ege’nin mavi sularına bakan yamaçlarında ‘Tufa’ taşından tam 3 bin 500 kişilik bir tiyatro yapmıştı Phokaialılar!

 


Bu tiyatro, Aolis (Aiolis) Bölgesi’nin en büyük tiyatrolarından biriydi… (Aiolis Bölgesi’nin hudutlarını da kabaca çizeyim; İzmir Körfezi’nden Edremit Körfezi’ne kadar olan kıyı bölgesi)

 

 

 

İlk tiyatrolar Batı Anadolu’nun liman kentlerinde kurulmuştur. Sayıları, küçüklü büyüklü 100’ü aşkın ve Anadolu’yu bir tiyatro cennetine dönüştüren bu yapıların üstünde yaşadığımız coğrafyanın bize nasıl zengin bir kültür mirası bıraktığının farkında mıyız?

 

Bunun değerini ve önemini bir düşünelim derim!

 

Yeri gelmişken hemen şunu da ekleyeyim: Bugün biz bu tiyatroların onarımlarına, toprak altından çıkarılmalarına bile maliyetlerinin çok yüksek olması gerekçesiyle yeterli para ayıramazken onlar, daha o zamanlar çok büyük paralar harcayarak kentleri için tiyatrolar kuruyorlardı.

 

M.Ö. 340-330 yıllarına tarihlenen Foça Antik Tiyatrosu’nun varlığını bulgularla kanıtlamaya çalışan ilk kişi Fransız arkeolog Felix Sartiaux’dur. 1914 yılında Değirmenlitepe’nin Kuzeybatı yamaçlarında yaptığı sondaj çalışmalarında ilk bulgulara rastlamışsa da o günlerdeki koşullara göre kesin bir sonuca ulaşamamıştır.

 

Bu alanda yapılan ikinci çalışma 1991 yılında Prof. Dr. Ömer Özyiğit’in kazılarıdır. Ne acıdır ki bu çalışmalar da kaynak yetersizliği nedeniyle durdurulmuştur. Yine o yıllarda Phokai Tiyatrosu için Japonlar da kazı girişimlerinde bulunmuş ama yerel yönetimin ilgisizliği-duyarsızlığı nedeniyle sonuç alınamamıştır.

Oysa bu tiyatro bütün görkemiyle günışığına çıkarılıp asıl işlevine kazandırılabilmiş olsaydı; başta Foça olmak üzere ülkemiz neler kazanırdı neler!

 

Güzel Anadolumuzun görkemli miraslarından olan Foça Antik Tiyatrosu, Değirmenlitepe’nin çıplak yamaçlarında ve toprak altında yatıp duruyor!

Daha fazla zaman yitirmeden günyüzüne çıkıp eski görkemli işlevine kavuşmasını bekliyor!

 

Tarihi ve tarihi eserleri sevenlerin; Foça’nın geleceğini turizmde görenlerin hüzünlü gözleri ise Değirmenlitepe’nin yamaçlarından ayrılmıyor; Anadolu’nun bu ilk tiyatrosunu arıyor!

Çünkü tiyatroda; büyük tiyatro adam Muhsin Ertuğrul’un söylediği gibi: “Ahlakın, ruhun, sanatın eğitimiyle insanoğlu asilleşir; hayatı zenginleşir; uygarlık düzeyi gelişir…”

 

Tarihin babası HERODOTOS da “Foça, bizim yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzü altında ve en güzel iklimde kurulmuş bir kenttir…” diyor…

 

Evet, Tanrı buralarını övmüş, yaratmış; dokumuş, döşemiş!

 

Bu güzelliklere, bu coğrafyada bizden önce yaşayanların bıraktıkları tarihi ve kültürel mirasa bizlerin de aklı, yüreği, eli –daha fazla zaman yitirmeden- değsin artık!